SON DAKİKA HABERİ: Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Milli Savunma Bakanlığı'nın bütçe görüşmeleri için TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'na katıldı. Güler, burada yaptığı açıklamada; terörle mücadeledeki son duruma ilişkin bilgi verdi.
"ZAP'TA KİLİT KAPANDI"
Bakan Güler, "Kahraman Mehmetçiğin büyük özverisi ve gayretiyle artık Zap’ta da kilit kapatılmıştır. Bölgedeki faaliyetlerimiz aynı tempo ve kararlılıkla devam ediyor, edecektir." ifadelerini kullandı.
Güler, yürütülen operasyonlar kapsamında bu yılın başından itibaren 2 bin 564 teröristin etkisiz hâle getirildiğini bildirdi.
FETÖ terör örgütü ile mücadeleye değinen Güler, bu kapsamda 15 Temmuz 2016 hain darbe girişiminden itibaren FETÖ ile iltisaklı 23 bin 879 şahsın TSK'dan ihraç edildiğini açıkladı.
Bakan Güler, açıklamasında şunları kaydetti;
"Geçmişte yürütülen “sınırlı hedefli ve süreli” operasyonların yerine, bugün; terör tehdidinin kaynağında yok edilmesi stratejisi ile “sürekli ve kapsamlı” operasyonlar gerçekleştirerek başta PKK/KCK, PYD/YPG ve DEAŞ olmak üzere tüm terör örgütlerine büyük darbeler vuruyoruz. Azim ve kararlılıkla yürütülen operasyonlar kapsamında bu yılın başından itibaren 2 bin 564 terörist etkisiz hale getirilmiştir. En son, kahraman Mehmetçiğin büyük özverisi ve gayretiyle artık Zap’ta da kilit kapatılmıştır. Bölgedeki faaliyetlerimiz aynı tempo ve kararlılıkla devam ediyor, edecektir.
"TERÖRLE MÜCADELE DEVAM EDECEK"
Terör örgütünün bölgedeki varlığının sonlandırılması için Irak ile imzaladığımız Güvenlik İş Birliği ve Terörle Mücadele’ye Dair Mutabakat Zaptı ile somut adımları da atmaya başladık. Aynı şekilde Irak’ın kuzeyinde, Bölgesel Yönetim ile de bölgenin huzura kavuşmasına yönelik yakın bir iş birliği içerisindeyiz. Sonuç olarak bir kez daha vurgulamak isterim ki terörle mücadelemiz, eli kanlı teröristler, bu coğrafyadan yok olup gidinceye kadar tavizsiz bir şekilde devam edecektir.
Terörle mücadele ve hudut güvenliğimizin yanı sıra Mavi ve Gök Vatanımızdaki hak ve menfaatlerimizi de en üst düzeyde koruyor; Ege ve Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerimizi etkin bir şekilde sürdürüyoruz. Son dönemde Sayın Cumhurbaşkanı’mız ve Yunanistan Başbakanı’nın liderliğinde iki ülke tarafından ortaya konulan karşılıklı çabalarla Ege Denizi’nde gerginlik ve tansiyon önemli derecede azaltılmıştır. Bu dönemin bir diğer somut gelişmesi de “Güven Artırıcı Önlemler Toplantıları”na tekrar başlanmasıdır. Geçtiğimiz yıl Kasım ayında Ankara’da gerçekleşen toplantıdan sonra, bu yıl 22 Nisan’da Atina’da, 6 Kasım’da da İstanbul’da iki toplantı daha gerçekleştirdik.
Orta Doğu’da devam eden kriz ortamından istifade etmeye çalışan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin insani yardım adı altında gerçekleştirdiği istikrara zarar veren faaliyetlerini ve Ada’da yabancı ülkelerin artan hareketliliğini de yakından takip ediyoruz. Kafkasya’da bölgesel huzur ve istikrarın, Azerbaycan-Ermenistan arasında imzalanacak kapsamlı bir barış anlaşması ile sağlanacağını, tekrar vurgulamak isterim."#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/son-dakika...-bakan-guler-kuzey-?rak-ta-kilit-kapandi-188366.html
26 Kasım 2024 Salı
Başakşehir, Konferans Ligi'nde ilki istiyor
RAMS Başakşehir, UEFA Konferans Ligi dördüncü maçında yarın sahasında Moldova'nın Petrocub takımıyla karşı karşıya gelecek.
Başakşehir Fatih Terim Stadı'nda oynanacak maç, saat 18.30'da başlayacak.
Müsabakayı Kosova Futbol Federasyonundan hakem Genc Nuza yönetecek. Nuza'nın yardımcılıklarını aynı ülkeden Fatlum Berisha ve Bujar Selimaj yapacak.
Turuncu-lacivertli ekipte isimleri UEFA listesinde yer almayan Ömer Faruk Beyaz ve Matchoi Djalo, müsabakada görev yapamayacak.
Tedavisi süren ve Süper Lig'de Gaziantep FK ile oynanan maçta forma giyemeyen Ömer Ali Şahiner'in durumu maç günü netlik kazanacak.
BAŞAKŞEHİR İLK GALİBİYETİNİ ALMAK İSTİYOR
Konferans Ligi'nde oynadığı ilk iki maçı kaybeden ve üçüncü maçında deplasmanda Danimarka ekibi Kopenhag ile berabere kalan ve 1 puanı bulunan RAMS Başakşehir, maçı kazanarak ilk galibiyetini elde etmek istiyor.
Turuncu-lacivertli ekip ilk maçta sahasında Avusturya ekibi Rapid Wien'e 2-1 mağlup oldu. İstanbul ekibi, ikinci karşılaşmasında Slovenya ekibi Celje'ye deplasmanda 5-1 yenildi. Başakşehir, son maçında ise Kopenhag ile 2-2 berabere kaldı.
Üç maçını da kaybeden Petrocub'ın ise puanı bulunmuyor. İlk maçında sahasında Pasof'a 4-1 kaybeden Petrocub, ikinci karşılaşmasında deplasmanda Jagiellonia'ya 2-0 yenildi. Moldova ekibi son maçında ise evinde Rapid Wien'e 3-0 mağlup oldu.#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/basaksehir-konferans-ligi-nde-ilki-istiyor-188365.html
Başakşehir Fatih Terim Stadı'nda oynanacak maç, saat 18.30'da başlayacak.
Müsabakayı Kosova Futbol Federasyonundan hakem Genc Nuza yönetecek. Nuza'nın yardımcılıklarını aynı ülkeden Fatlum Berisha ve Bujar Selimaj yapacak.
Turuncu-lacivertli ekipte isimleri UEFA listesinde yer almayan Ömer Faruk Beyaz ve Matchoi Djalo, müsabakada görev yapamayacak.
Tedavisi süren ve Süper Lig'de Gaziantep FK ile oynanan maçta forma giyemeyen Ömer Ali Şahiner'in durumu maç günü netlik kazanacak.
BAŞAKŞEHİR İLK GALİBİYETİNİ ALMAK İSTİYOR
Konferans Ligi'nde oynadığı ilk iki maçı kaybeden ve üçüncü maçında deplasmanda Danimarka ekibi Kopenhag ile berabere kalan ve 1 puanı bulunan RAMS Başakşehir, maçı kazanarak ilk galibiyetini elde etmek istiyor.
Turuncu-lacivertli ekip ilk maçta sahasında Avusturya ekibi Rapid Wien'e 2-1 mağlup oldu. İstanbul ekibi, ikinci karşılaşmasında Slovenya ekibi Celje'ye deplasmanda 5-1 yenildi. Başakşehir, son maçında ise Kopenhag ile 2-2 berabere kaldı.
Üç maçını da kaybeden Petrocub'ın ise puanı bulunmuyor. İlk maçında sahasında Pasof'a 4-1 kaybeden Petrocub, ikinci karşılaşmasında deplasmanda Jagiellonia'ya 2-0 yenildi. Moldova ekibi son maçında ise evinde Rapid Wien'e 3-0 mağlup oldu.#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/basaksehir-konferans-ligi-nde-ilki-istiyor-188365.html
Elon Musk'tan rekor üstüne rekor! Artık her zamankinden daha zengin...
Tesla CEO'su Elon Musk, Donald Trump'ın Amerika Birleşik Devletleri başkanlık seçimlerindeki zaferinden kaynaklanan yeni bir rekorla net servetinin 348 milyar dolara yükselmesiyle artık her zamankinden daha zengin.
Elon Musk'ın net serveti, Tesla'nın hisse senedi rallisi ve yapay zeka girişimi xAI'ye 50 milyar dolar değer biçen 50 milyon dolarlık yeni bir finansman turunun etkisiyle 22 Kasım Cuma günü ABD'deki işlemler sonunda tüm zamanların en yüksek seviyesi olan 347,8 milyar dolara ulaştı.
Bir önceki zirve olan 335 milyar dolara 12 Kasım'da ulaşıldı ve Musk geçtiğimiz iki hafta boyunca net servetine her gün neredeyse bir milyar dolar ekledi. Bloomberg Milyarderler Endeksi'ne göre Musk'ın net serveti yılın başından bu yana %52 oranında artarak 119 milyar dolara ulaştı.#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/elon-musk-tan-rekor-ustune-rekor-artik-her-zamankinden-daha-zengin...-188364.html
Elon Musk'ın net serveti, Tesla'nın hisse senedi rallisi ve yapay zeka girişimi xAI'ye 50 milyar dolar değer biçen 50 milyon dolarlık yeni bir finansman turunun etkisiyle 22 Kasım Cuma günü ABD'deki işlemler sonunda tüm zamanların en yüksek seviyesi olan 347,8 milyar dolara ulaştı.
Bir önceki zirve olan 335 milyar dolara 12 Kasım'da ulaşıldı ve Musk geçtiğimiz iki hafta boyunca net servetine her gün neredeyse bir milyar dolar ekledi. Bloomberg Milyarderler Endeksi'ne göre Musk'ın net serveti yılın başından bu yana %52 oranında artarak 119 milyar dolara ulaştı.#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/elon-musk-tan-rekor-ustune-rekor-artik-her-zamankinden-daha-zengin...-188364.html
Bakan Uraloğlu'ndan İsrail açıklaması: 624 koda izin vermiyoruz
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Plan ve Bütçe Komisyonu’nda gerçekleştirilen Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın 2025 yılı bütçesi üzerindeki görüşmelerde milletvekillerinin soru ve eleştirilerini yanıtladı.
Görüşmeler sırasında Saadet Partisi Bursa Milletvekili Mehmet Atmaca’nın İsrail ile ticaretin devam ettiğine dair iddialarına açıklık getirdi.
624 Kodlu Hiçbir Ürüne İzin Verilmiyor
Türkiye’nin İsrail’e yönelik herhangi bir ihracat faaliyeti bulunmadığını açık bir şekilde ifade eden Bakan Uraloğlu, “Filistin Ekonomi Bakanı’nın özellikle paylaştığı bilgiyi tavsiye ederim. 624 kodu İsrail’e ihracattır. 625 kodu da Filistin’e ihracattır. 624 kodlu hiçbir ürüne izin vermediğimizi söylemek isterim.” dedi.
Uraloğlu, söz konusu ticaret iddialara ilişkin Ticaret Bakanı Ömer Bolat’ın daha önce gerekli açıklamada bulunduğunu da anımsattı.#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/bakan-uraloglu-ndan-israil-aciklamasi-624-koda-izin-vermiyoruz-188363.html
Görüşmeler sırasında Saadet Partisi Bursa Milletvekili Mehmet Atmaca’nın İsrail ile ticaretin devam ettiğine dair iddialarına açıklık getirdi.
624 Kodlu Hiçbir Ürüne İzin Verilmiyor
Türkiye’nin İsrail’e yönelik herhangi bir ihracat faaliyeti bulunmadığını açık bir şekilde ifade eden Bakan Uraloğlu, “Filistin Ekonomi Bakanı’nın özellikle paylaştığı bilgiyi tavsiye ederim. 624 kodu İsrail’e ihracattır. 625 kodu da Filistin’e ihracattır. 624 kodlu hiçbir ürüne izin vermediğimizi söylemek isterim.” dedi.
Uraloğlu, söz konusu ticaret iddialara ilişkin Ticaret Bakanı Ömer Bolat’ın daha önce gerekli açıklamada bulunduğunu da anımsattı.#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/bakan-uraloglu-ndan-israil-aciklamasi-624-koda-izin-vermiyoruz-188363.html
25 Kasım 2024 Pazartesi
Lübnan’da ateşkes sinyalleri!...İsrail'in Washington Büyükelçisi konuştu
İsrail'in Washington Büyükelçisi Michael Herzog, Lübnan'da Tel Aviv ile Hizbullah arasında ateşkese varılmasına "yakın olduklarını" belirtti.
BİRKAÇ GÜN İÇİNDE ANLAŞMAYA VARILABİLİR
Büyükelçi Herzog, İsrail ordu radyosuna yaptığı açıklamada, Lübnan'da Tel Aviv ile Hizbullah arasında ateşkese varılması için yürütülen müzakerelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Lübnan'da ateşkese varmaya "yakın olduklarını" söyleyen Herzog, "birkaç gün içinde" bir anlaşmaya varılabileceğini ifade etti.
Herzog, ateşkese yakın olsalar da bazı detaylar üzerinde henüz mutabakata varılamadığını kaydetti.
ATEŞKES TASLAĞI PRENSİPTE ONAYLANDI
Öte yandan İsrail basını, Tel Aviv yönetiminin Lübnan'da ateşkes taslağını "prensipte onayladığını" ancak bazı konuların henüz çözülemediğini yazdı.
ABD Başkanı Joe Biden'ın Kıdemli Danışmanı Amos Hochstein, Lübnan'da ateşkese varılmasına yönelik müzakereler kapsamında geçen hafta Beyrut ve İsrail'i ziyaret etmişti.
Biden'ın Danışmanı Hochstein, 20 Kasım'da Beyrut'ta yaptığı açıklamada ateşkes müzakerelerinde ilerleme kaydedildiğini belirtmişti.#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/lubnan-da-ateskes-sinyalleri-...israil-in-washington-buyukelcisi-konustu-188159.html
BİRKAÇ GÜN İÇİNDE ANLAŞMAYA VARILABİLİR
Büyükelçi Herzog, İsrail ordu radyosuna yaptığı açıklamada, Lübnan'da Tel Aviv ile Hizbullah arasında ateşkese varılması için yürütülen müzakerelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Lübnan'da ateşkese varmaya "yakın olduklarını" söyleyen Herzog, "birkaç gün içinde" bir anlaşmaya varılabileceğini ifade etti.
Herzog, ateşkese yakın olsalar da bazı detaylar üzerinde henüz mutabakata varılamadığını kaydetti.
ATEŞKES TASLAĞI PRENSİPTE ONAYLANDI
Öte yandan İsrail basını, Tel Aviv yönetiminin Lübnan'da ateşkes taslağını "prensipte onayladığını" ancak bazı konuların henüz çözülemediğini yazdı.
ABD Başkanı Joe Biden'ın Kıdemli Danışmanı Amos Hochstein, Lübnan'da ateşkese varılmasına yönelik müzakereler kapsamında geçen hafta Beyrut ve İsrail'i ziyaret etmişti.
Biden'ın Danışmanı Hochstein, 20 Kasım'da Beyrut'ta yaptığı açıklamada ateşkes müzakerelerinde ilerleme kaydedildiğini belirtmişti.#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/lubnan-da-ateskes-sinyalleri-...israil-in-washington-buyukelcisi-konustu-188159.html
Pavel Sorokin: Enerjimizi istemeyenler vermeyeceğiz, Türkiye iyi bir iş çıkardı
Rusya Enerji Bakan Yardımcısı Pavel Sorokin, Türkiye'de uluslararası doğal gaz merkezi oluşturulması girişiminin, ülkenin gelecekte çeşitli formatlarda enerji tedariki için de merkez olması yolunda güvenilir bir ortak olarak rolünü vurgulayan girişimlerden olduğunu söyledi.
Rusya Enerji Bakan Yardımcısı Pavel Sorokin, Anadolu Ajansının (AA) Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı himayesinde, "Ortak Gelecek, Ortak Hedefler" temasıyla bu yıl ilk kez düzenlediği İstanbul Energy Forum'da AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
Küresel enerji piyasalarındaki gelişmeleri değerlendiren Sorokin, "Son birkaç yıldır enerji sahnesinin önemli ölçüde siyasallaştığını görüyoruz. Bu, tüketiciler için yüz milyarlarca dolara varan maliyetlere yol açtı. Sadece Batı için değil, küresel güney için de. Bu durum özellikle hayal kırıklığı yaratıyor zira dünyadaki pek çok ülke, daha yüksek fiyatlar ödemek zorunda kalmakta." diye konuştu.
Pavel Sorokin, enerji ticaretine yapılan herhangi bir politik müdahalenin fiyatlarda önemli dalgalanmalara yol açtığını belirterek, "Örneğin geleneksel lojistik yolların kesintiye uğraması, enerjinin daha fazla yol kat etmesi gerektiği anlamına gelir ki bu pazarlara ulaşmak için daha fazla maliyet demek. Dolayısıyla bu çok talihsiz bir gelişme. Küresel ekonomi bunu hak etmiyor." ifadelerini kullandı.
"KÜRESEL PİYASALAR İÇİN OLDUKÇA REKABETÇİ BİR ENERJİ TEDARİKÇİSİYİZ"
Rusya'nın küresel enerjideki konumuna da değinen Sorokin, "Rusya olarak, küresel piyasalar için oldukça rekabetçi bir enerji tedarikçisiyiz. Maliyet eğrisinde düşük seviyedeyiz. Enerjimizi istemeyen ülkelerden daha fazla akışı yeniden yönlendirmeyi oldukça etkili bir şekilde başardık. Eğer birileri istemiyorsa, satın almaya zorlamayacağız, daha pragmatik olan ve Asya'da, Orta Doğu'da, Afrika'da ve Amerika'da uzun vadeli ortaklarımız olan ülkelerle çalışacağız." dedi.
Sorokin, bu anlamda küresel nüfusun yüzde 85'inin "oldukça pragmatik" olduğunu dile getirerek, "Bizim rolümüz olduğu gibi devam edecek. Küresel pazarın ilk üç enerji tedarikçisi arasındayız ve bu konumumuzu koruyacağız. Teknolojik yeterliliğe sahibiz, kaynağımız var ve ortaklarımıza teşekkür ettiğimiz iyi ilişkilerimiz var ki bunları inşa edebiliyoruz. Küresel pazara rekabetçi bir fiyatla enerji tedarik etmeye devam edeceğiz." değerlendirmesini yaptı.
"TÜRKİYE, TRANSİT PİYASASINDA KENDİSİNE GÜVENİLİR BİR YER EDİNEBİLDİĞİNİ GÖSTERDİ"
Türkiye'nin büyüyen ekonomisi, artan nüfusu ve gelişen sanayisi nedeniyle dünyanın büyük enerji tüketicilerinden biri olduğunu aktaran Sorokin, her yıl daha fazla enerjiye ihtiyaç duyan ülke için rekabetçi fiyat ve kaynak çeşitliliğine sahip olmanın önemini vurguladı.
Sorokin, Türkiye'nin küresel ve bölgesel enerjideki rolüne ilişkin şunları kaydetti:
"Türkiye, Avrupa ve Asya arasında köprü olması açısından da ayrıcalıklı bir coğrafi konuma sahip ve çok uygun bir geçiş güzergahı. Geleneksel enerji tedarik bölgelerinin birçoğundan çok uygun bir güzergah. Türkiye, politik değil pragmatizm ve ekonomik akıl sayesinde transit piyasasında da kendisine güvenilir bir yer edinebildiğini gösterdi. Türkiye'den geçen TANAP'ın gelişimini gördük. Türkiye pazarını beslemekle kalmayıp, Avrupa'ya gaz tedariki için kaynak görevi gören TürkAkım ve MaviAkım boru hatlarının gelişimini de gördük. Türkiye de bu ilgiyi pekiştirme ve bir kez daha ekonomiyi öne çıkarma konusunda çok iyi bir iş çıkardı. Başkanlarımız Sayın Putin ve Sayın Erdoğan'ın burada bir gaz merkezi oluşturma girişimi, Türkiye'nin gelecekte çeşitli formatlarda enerji tedariki için merkez olması yolunda güvenilir bir ortak olarak rolünü vurgulayan girişimlerden biri. Bu, yalnızca gaz formunda değil, bölgeleri birbirine bağlayacak finansal bir merkez formunda da olacaktır. Türkiye'nin bu rolünün gelecekte de gelişmeye devam edeceğine inanıyoruz. Burayı güvenli ve güvenilir bir rota haline getirmek için buradaki ortaklarımızla, tüm şirketlerle ve hükümetlerle birlikte çalışmaya hazırız."
"ENERJİ DÖNÜŞÜMÜNDE BÖLGESEL ÇÖZÜMLER İÇİN İŞBİRLİĞİ GEREKİYOR"
Enerjide diğer işbirliği alanlarına da değinen Sorokin, enerji dönüşümünün sadece bir slogan olarak kalmaması gerektiğini söyledi.
Sorokin, dönüşüm sürecinin, iklim hedeflerine ulaşmayı kolaylaştırırken aynı zamanda tüketici için ekonomik olarak uygulanabilir önlemlerle sağlanması gerektiğini belirterek, "Bu da kesinlikle ortaklık gerektirir." dedi.
Siyasetin küresel enerji piyasası üzerindeki büyük etkisine dikkati çeken Sorokin, "Ülkelerin bu konuda bölgesel çözümler üretmek amacıyla daha fazla bölgesel işbirliği yapması gerekiyor. Burada sadece yenilenebilir enerji kaynaklarından bahsetmiyorum çünkü bu, yenilenebilir enerji potansiyelimizden azami ölçüde faydalanmak için teknolojileri paylaşabileceğimiz ve ortaklaşa geliştirebileceğimiz bariz bir işbirliği alanı. Aynı zamanda karbon yakalama, kullanma ve depolama gibi, sanayilerimizin enerji verimliliğini arttırma gibi teknolojilere erişim açısından da önemli." diye konuştu.
Sorokin, yeni enerji teknolojileri, nükleer enerji ve hidrojen gibi alanlarda da potansiyelin olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Özellikle hidrojen söz konusu olduğunda, öncelikle ekonomik olarak uygulanabilir ve maliyetleri de rekabetçi hale getirmemiz gerekecek. Böylece bir kez daha ödeyen tüketici olmasın. Daha yeşil bir geleceğe doğru ek bir teşvik unsuru olarak işlev görsün, ancak maliyeti sadece tüketiciye yükleyerek değil, teknolojik gelişme yoluyla. Yani farklı seviyelerde fırsatlar var."#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/pavel-sorokin-enerjimizi-istemeyenler-vermeyecegiz-turkiye-iyi-bir-is-cikardi-188158.html
Rusya Enerji Bakan Yardımcısı Pavel Sorokin, Anadolu Ajansının (AA) Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı himayesinde, "Ortak Gelecek, Ortak Hedefler" temasıyla bu yıl ilk kez düzenlediği İstanbul Energy Forum'da AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
Küresel enerji piyasalarındaki gelişmeleri değerlendiren Sorokin, "Son birkaç yıldır enerji sahnesinin önemli ölçüde siyasallaştığını görüyoruz. Bu, tüketiciler için yüz milyarlarca dolara varan maliyetlere yol açtı. Sadece Batı için değil, küresel güney için de. Bu durum özellikle hayal kırıklığı yaratıyor zira dünyadaki pek çok ülke, daha yüksek fiyatlar ödemek zorunda kalmakta." diye konuştu.
Pavel Sorokin, enerji ticaretine yapılan herhangi bir politik müdahalenin fiyatlarda önemli dalgalanmalara yol açtığını belirterek, "Örneğin geleneksel lojistik yolların kesintiye uğraması, enerjinin daha fazla yol kat etmesi gerektiği anlamına gelir ki bu pazarlara ulaşmak için daha fazla maliyet demek. Dolayısıyla bu çok talihsiz bir gelişme. Küresel ekonomi bunu hak etmiyor." ifadelerini kullandı.
"KÜRESEL PİYASALAR İÇİN OLDUKÇA REKABETÇİ BİR ENERJİ TEDARİKÇİSİYİZ"
Rusya'nın küresel enerjideki konumuna da değinen Sorokin, "Rusya olarak, küresel piyasalar için oldukça rekabetçi bir enerji tedarikçisiyiz. Maliyet eğrisinde düşük seviyedeyiz. Enerjimizi istemeyen ülkelerden daha fazla akışı yeniden yönlendirmeyi oldukça etkili bir şekilde başardık. Eğer birileri istemiyorsa, satın almaya zorlamayacağız, daha pragmatik olan ve Asya'da, Orta Doğu'da, Afrika'da ve Amerika'da uzun vadeli ortaklarımız olan ülkelerle çalışacağız." dedi.
Sorokin, bu anlamda küresel nüfusun yüzde 85'inin "oldukça pragmatik" olduğunu dile getirerek, "Bizim rolümüz olduğu gibi devam edecek. Küresel pazarın ilk üç enerji tedarikçisi arasındayız ve bu konumumuzu koruyacağız. Teknolojik yeterliliğe sahibiz, kaynağımız var ve ortaklarımıza teşekkür ettiğimiz iyi ilişkilerimiz var ki bunları inşa edebiliyoruz. Küresel pazara rekabetçi bir fiyatla enerji tedarik etmeye devam edeceğiz." değerlendirmesini yaptı.
"TÜRKİYE, TRANSİT PİYASASINDA KENDİSİNE GÜVENİLİR BİR YER EDİNEBİLDİĞİNİ GÖSTERDİ"
Türkiye'nin büyüyen ekonomisi, artan nüfusu ve gelişen sanayisi nedeniyle dünyanın büyük enerji tüketicilerinden biri olduğunu aktaran Sorokin, her yıl daha fazla enerjiye ihtiyaç duyan ülke için rekabetçi fiyat ve kaynak çeşitliliğine sahip olmanın önemini vurguladı.
Sorokin, Türkiye'nin küresel ve bölgesel enerjideki rolüne ilişkin şunları kaydetti:
"Türkiye, Avrupa ve Asya arasında köprü olması açısından da ayrıcalıklı bir coğrafi konuma sahip ve çok uygun bir geçiş güzergahı. Geleneksel enerji tedarik bölgelerinin birçoğundan çok uygun bir güzergah. Türkiye, politik değil pragmatizm ve ekonomik akıl sayesinde transit piyasasında da kendisine güvenilir bir yer edinebildiğini gösterdi. Türkiye'den geçen TANAP'ın gelişimini gördük. Türkiye pazarını beslemekle kalmayıp, Avrupa'ya gaz tedariki için kaynak görevi gören TürkAkım ve MaviAkım boru hatlarının gelişimini de gördük. Türkiye de bu ilgiyi pekiştirme ve bir kez daha ekonomiyi öne çıkarma konusunda çok iyi bir iş çıkardı. Başkanlarımız Sayın Putin ve Sayın Erdoğan'ın burada bir gaz merkezi oluşturma girişimi, Türkiye'nin gelecekte çeşitli formatlarda enerji tedariki için merkez olması yolunda güvenilir bir ortak olarak rolünü vurgulayan girişimlerden biri. Bu, yalnızca gaz formunda değil, bölgeleri birbirine bağlayacak finansal bir merkez formunda da olacaktır. Türkiye'nin bu rolünün gelecekte de gelişmeye devam edeceğine inanıyoruz. Burayı güvenli ve güvenilir bir rota haline getirmek için buradaki ortaklarımızla, tüm şirketlerle ve hükümetlerle birlikte çalışmaya hazırız."
"ENERJİ DÖNÜŞÜMÜNDE BÖLGESEL ÇÖZÜMLER İÇİN İŞBİRLİĞİ GEREKİYOR"
Enerjide diğer işbirliği alanlarına da değinen Sorokin, enerji dönüşümünün sadece bir slogan olarak kalmaması gerektiğini söyledi.
Sorokin, dönüşüm sürecinin, iklim hedeflerine ulaşmayı kolaylaştırırken aynı zamanda tüketici için ekonomik olarak uygulanabilir önlemlerle sağlanması gerektiğini belirterek, "Bu da kesinlikle ortaklık gerektirir." dedi.
Siyasetin küresel enerji piyasası üzerindeki büyük etkisine dikkati çeken Sorokin, "Ülkelerin bu konuda bölgesel çözümler üretmek amacıyla daha fazla bölgesel işbirliği yapması gerekiyor. Burada sadece yenilenebilir enerji kaynaklarından bahsetmiyorum çünkü bu, yenilenebilir enerji potansiyelimizden azami ölçüde faydalanmak için teknolojileri paylaşabileceğimiz ve ortaklaşa geliştirebileceğimiz bariz bir işbirliği alanı. Aynı zamanda karbon yakalama, kullanma ve depolama gibi, sanayilerimizin enerji verimliliğini arttırma gibi teknolojilere erişim açısından da önemli." diye konuştu.
Sorokin, yeni enerji teknolojileri, nükleer enerji ve hidrojen gibi alanlarda da potansiyelin olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Özellikle hidrojen söz konusu olduğunda, öncelikle ekonomik olarak uygulanabilir ve maliyetleri de rekabetçi hale getirmemiz gerekecek. Böylece bir kez daha ödeyen tüketici olmasın. Daha yeşil bir geleceğe doğru ek bir teşvik unsuru olarak işlev görsün, ancak maliyeti sadece tüketiciye yükleyerek değil, teknolojik gelişme yoluyla. Yani farklı seviyelerde fırsatlar var."#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/pavel-sorokin-enerjimizi-istemeyenler-vermeyecegiz-turkiye-iyi-bir-is-cikardi-188158.html
Trump Müslümanlara verdiği sözü tutmuyor! Filistin destekçilerine yaptırım
Amerika 5 Kasım günü tarihi seçimine giderek Cumhuriyetçi Parti’nin lideri Donald Trump’ı tekrardan başkan olarak seçti. ABD Hükümetinin 47. Başkanı olan Trump'ın İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarına nasıl yaklaşacağını tüm dünya merak ederken ülke içerisindeki Filistin yanlısı eylemlere karşı önemli bir rapor hazırlamaya başladığı öğrenildi.
TRUMP VE KONGRESİNDEN FİLİSTİN YANLILARINA UYARI
Trump ve kongresinde yer alan isimler, İsrail’in Gazze’deki saldırılarının ülke içinde başlatılan protestolara öncülük eden liderleri, aktivistleri ve kampanyalarda toplanan yardımların federal soruşturma kapsamında olası suçlarla karşı karşıya kalabilecekleri konusunda uyarıyor.
FİLİSTİN YANLILARINA SORUŞTURMA AÇILACAK
NBC News’te yer alan habere göre ise; Trump yetkililerinin Filistin yanlısı protestolara katılanların kişilerin terör yanlısı olup olmadıklarına bakılacağı, üniversitelerde düzenlenen eylemlerde ise izinsiz kampüse girenlerin ise hapse atılabileceği, yabancı uyruklu katılımcıların ise ABD’den sınır dışı edileceği ifade edildi.
Ayrıca protestolar nedeniyle Yahudilerin rahatsız olması durumunda göstericilere federal kovuşturma başlatılacak. Filistin’i ve Hamas’ı destekleyen grupların ise terör grupları adına savunuculuk yapması durumunda ise protesto liderlerine soruşturma açılacak.
TRUMP'TAN FBI'YA SORUŞTURMA TALEBİ
Amerika’nın önde gelen sivil toplum kuruluşları ise Filistin yanlısı protestocuları korumak için yasal mücadeleye hazırlandıklarını belirterek, "Trump'ın ne yapacağını tahmin etmeye çalışmak aptalca bir iştir. Tehdit ettiği şeyin en uç versiyonuna hazırlıklı olmalıyız" ifadelerinde bulundu.
Gazze’deki soykırımı protesto eden Colombia Üniversitesi’ndeki eylemler dünyanın dört bir tarafında üniversiteleri harekete geçirmiş, öğrenciler açlık grevine başlamış 2 bin 500 protestocu gözaltına alınmıştı. Senatör Joni Ernst, Donald Trump’ın protestolara karşı yasayı uygulayacağını belirterek, FBI’dan Columbia Üniversitesi’ndeki Apartheid Divest adlı Hamas yanlısı öğrencilere soruşturma açılmasını talep ettiğini duyurdu. Filistin destekçisi grubun öğrencinin Siyonistleri tehdit ettiğini iddia ederek, kampüste Hamas yanlısı bildiri dağıttığını belirtti. Ancak FBI konu ile ilgili herhangi bir açıklama yapmaktan kaçındı.
Filistin protestolarına yönelik açılan davalar hakkında ABD Adalet Bakanlığı, İç Güvenlik Bakanlığı, Eğitim Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı konuşmama kararı aldı.
YAHUDİ ÖĞRENCİLERE AYRICALIK TANINIYOR
Trump ve George W. Bush döneminde Milli Eğitim Bakanlığı’nın Sivil Haklar Ofisi’ni yöneten Kenneth Marcus Yahudi öğrencilerin önceliğini düşünen sivil toplum örgütü Louis D. Brandeis İnsan Hakları Hukuk Merkezinin başına geçti ve protestoya izin veren üniversitelere dava açtı.
Ayrıca Kenneth Marcus’un Yahudi öğrencileri koruyacak daha kapsamlı bir düzenleme için Milli Eğitim Bakanlığı ile görüştüğü bildirildi.
TRUMP SEÇİM VAADİNİ GERÇEKLEŞTİRECEK Mİ?
Öte yandan Donald Trump’ın 20 seçim vaadinden biri olan,’Hamas yanlısı radikalleri sınır dışı etmek ve üniversitelerin güvenliğini sağlama’ maddesi ve seçim kampanyaları kapsamında Yahudi öğrencilere yönelik şiddet ve tehdide izin verilmemesi için çalışmaların hızlı bir şekilde başlatılacağını belirtmişti. Ayrıca Trump Amerikalı Müslümanların yoğun olarak yaşadığı Michagen eyaletinde konuşma yapmış, 'Kamala kazanırsa ölüm ve yıkım olacak, Ben barış adayıyım' demiş, ABD'li Müslümanlar ise Trump'ın sözünü tutması için çağrıda bulunmuştu.#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/trump-muslumanlara-verdigi-sozu-tutmuyor-filistin-destekcilerine-yaptirim-188157.html
TRUMP VE KONGRESİNDEN FİLİSTİN YANLILARINA UYARI
Trump ve kongresinde yer alan isimler, İsrail’in Gazze’deki saldırılarının ülke içinde başlatılan protestolara öncülük eden liderleri, aktivistleri ve kampanyalarda toplanan yardımların federal soruşturma kapsamında olası suçlarla karşı karşıya kalabilecekleri konusunda uyarıyor.
FİLİSTİN YANLILARINA SORUŞTURMA AÇILACAK
NBC News’te yer alan habere göre ise; Trump yetkililerinin Filistin yanlısı protestolara katılanların kişilerin terör yanlısı olup olmadıklarına bakılacağı, üniversitelerde düzenlenen eylemlerde ise izinsiz kampüse girenlerin ise hapse atılabileceği, yabancı uyruklu katılımcıların ise ABD’den sınır dışı edileceği ifade edildi.
Ayrıca protestolar nedeniyle Yahudilerin rahatsız olması durumunda göstericilere federal kovuşturma başlatılacak. Filistin’i ve Hamas’ı destekleyen grupların ise terör grupları adına savunuculuk yapması durumunda ise protesto liderlerine soruşturma açılacak.
TRUMP'TAN FBI'YA SORUŞTURMA TALEBİ
Amerika’nın önde gelen sivil toplum kuruluşları ise Filistin yanlısı protestocuları korumak için yasal mücadeleye hazırlandıklarını belirterek, "Trump'ın ne yapacağını tahmin etmeye çalışmak aptalca bir iştir. Tehdit ettiği şeyin en uç versiyonuna hazırlıklı olmalıyız" ifadelerinde bulundu.
Gazze’deki soykırımı protesto eden Colombia Üniversitesi’ndeki eylemler dünyanın dört bir tarafında üniversiteleri harekete geçirmiş, öğrenciler açlık grevine başlamış 2 bin 500 protestocu gözaltına alınmıştı. Senatör Joni Ernst, Donald Trump’ın protestolara karşı yasayı uygulayacağını belirterek, FBI’dan Columbia Üniversitesi’ndeki Apartheid Divest adlı Hamas yanlısı öğrencilere soruşturma açılmasını talep ettiğini duyurdu. Filistin destekçisi grubun öğrencinin Siyonistleri tehdit ettiğini iddia ederek, kampüste Hamas yanlısı bildiri dağıttığını belirtti. Ancak FBI konu ile ilgili herhangi bir açıklama yapmaktan kaçındı.
Filistin protestolarına yönelik açılan davalar hakkında ABD Adalet Bakanlığı, İç Güvenlik Bakanlığı, Eğitim Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı konuşmama kararı aldı.
YAHUDİ ÖĞRENCİLERE AYRICALIK TANINIYOR
Trump ve George W. Bush döneminde Milli Eğitim Bakanlığı’nın Sivil Haklar Ofisi’ni yöneten Kenneth Marcus Yahudi öğrencilerin önceliğini düşünen sivil toplum örgütü Louis D. Brandeis İnsan Hakları Hukuk Merkezinin başına geçti ve protestoya izin veren üniversitelere dava açtı.
Ayrıca Kenneth Marcus’un Yahudi öğrencileri koruyacak daha kapsamlı bir düzenleme için Milli Eğitim Bakanlığı ile görüştüğü bildirildi.
TRUMP SEÇİM VAADİNİ GERÇEKLEŞTİRECEK Mİ?
Öte yandan Donald Trump’ın 20 seçim vaadinden biri olan,’Hamas yanlısı radikalleri sınır dışı etmek ve üniversitelerin güvenliğini sağlama’ maddesi ve seçim kampanyaları kapsamında Yahudi öğrencilere yönelik şiddet ve tehdide izin verilmemesi için çalışmaların hızlı bir şekilde başlatılacağını belirtmişti. Ayrıca Trump Amerikalı Müslümanların yoğun olarak yaşadığı Michagen eyaletinde konuşma yapmış, 'Kamala kazanırsa ölüm ve yıkım olacak, Ben barış adayıyım' demiş, ABD'li Müslümanlar ise Trump'ın sözünü tutması için çağrıda bulunmuştu.#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/trump-muslumanlara-verdigi-sozu-tutmuyor-filistin-destekcilerine-yaptirim-188157.html
Yenidoğan zincirinin son halkası: Hastane sahipleri
Türkiye'nin gündemine oturan yenidoğan çetesi davasında ara karar açıklandı. İstanbul'da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölümlerine neden olan çetenin tutukluluk hallerinin devam etmesine ve davanın 26 Kasım'a ertelenmesine karar verildi.
"HASTANELERDE HASTA SAVAŞI VAR"
Gazeteci Nedim Şener, bugünkü yazısında para için bebeklerin ölümüne neden olan çetenin lideri Fırat Sarı'nın mahkemedeki itiraflarına yer vererek özel hastaneler için denetim çağrısında bulundu. Çeteyle ilgili iddianamede hastane sahipleri ve yöneticilerle ilgili “Sistematik şekilde kazanç sağlamak amacı ile hastane sahipleri ile işbirliği yaparak dolandırıcılık faaliyetlerinde bulundukları...” şeklinde tespitler yer aldığını söyleyen Şener, çete lideri Fırat Sarı'nın ifadesindeki “Hastanelerde hasta savaşı var. Herkes hastasının daha fazla olmasını ister. Bunun için yapılıyor. Ben bu yapıyı gördüm ve bu işe el attım. Ben keşfetmedim, bunlar vardı. ‘Sen gel, yap’ dediler.’” sözlerinden hastane sahiplerinin her şeyden haberinin olduğunu itiraf ettiğini belirtti.
Şener, Sarı'nın özel hastaneler ve hasta sahipleri için söylediği “Bu operasyon süresince birçok hastaneden teklif aldım ama yoğunuz diyerek kabul etmedim. Özel sağlıkta her yerde olan bir durum bu. Hastanelere biz teklif etmedik, iyi çalıştığımız için hep teklif geldi. İşletme denilen yapı böyle başladı. İstanbul’daki özel sağlıkta işletme kültürü her zaman olan bir şeydi. Hastaneler neden işletme istiyor? Çalışan hemşire ve hekim bulmak zor. Diğer yandan hasta sorunu var. Ben özel hastanelerden yanayım. Bu yerler insan sağlığını önemsiyor ama aynı zamanda para kazanmak istiyorlar. Hastanelerde hasta savaşı var. Herkes hastasının daha fazla olmasını ister. Bunun için yapılıyor. Herkes hastanesinin dolu olmasını istiyor. Hastane sahiplerinin de haberi vardı. Hastane yönetiminin beni sıkıştırdığı tek nokta hasta sayısı. Bu çok normal. Benim işim hasta sayısını artırmak. Ama sonra baktık ki hasta bulucular var, biriyle anlaştım. Sonra da Gıyasettin Mert Özer ile anlaştım. Özel hastaneler İstanbul’da iyi işler başardı. İnsan sağlığı önemli ama orası bir işletme, hasta da bulmaları gerekiyor.” cümleleri hatırlatarak yenidoğan çetesinin yöntemlerini de aktardı.
DEVLETİ BÖYLE SOYDULAR
Yenidoğan iddianamesinde çetenin devleti soyma yöntemlerini tek tek anlatan Şener, 4 yöntemle yapıldığını belirterek şu ifadeleri kullandı;
Hastane Sevkleri: Devlet ve özel hastanelerden uygun olmayan koşullarda hasta sevkleri gerçekleştirdi. Bu sevkler sırasında 112 Acil Çağrı Merkezi’nden provizyon numarası alınmadan işlemler yapıldı.
Uzun Süreli Yatışlar: Bebeklerin hastanede hayatın olağan akışına aykırı sürelerde tutulduğu tespit edildi.
Yüksek Masraflar: Tedavi masrafları SGK’ye faturalandırılarak haksız kazanç elde edildi.
Simsarlık: Bebeklerin ailelerinden piyasa değerinin üstünde tedavi masrafları alındı. Çetenin yöneticilerinden ambulans şoförü Gıyasettin Mert gibi “hasta bulucular” ile başlayan çürümüşlük zinciri, sağlık çalışanlarından hemşirelere ve doktorlara oradan da hastane sahiplerine ulaşıyor.
DENETİM ÇAĞRISI
Türkiye'deki sağlık sistemine devletin çok büyük kaynaklar aktardığını ve gurur verici gelişmelerin yaşandığı bir alan olduğunu belirten Şener, paranın olduğu yerde çetelerin de olduğunu ifade ederek sistemin denetlenmesi ve gözden geçirilmesi çağrısında bulundu. Şener, "İddianamede adı geçen ve yenidoğan çetesi ile ilişkisi olan ancak “çete ile yönetim ilişkisi bulanmadığı” gerekçesiyle faaliyetlerine devam eden 9 hastane yanında tüm özel hastanelerin yetişkin yoğun bakım ve diğer hizmetler yönünden de denetlenmesi “sağlık sisteminin sağlığı” için önemli olacaktır." dedi. #ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/yenidogan-zincirinin-son-halkasi-hastane-sahipleri-188156.html
"HASTANELERDE HASTA SAVAŞI VAR"
Gazeteci Nedim Şener, bugünkü yazısında para için bebeklerin ölümüne neden olan çetenin lideri Fırat Sarı'nın mahkemedeki itiraflarına yer vererek özel hastaneler için denetim çağrısında bulundu. Çeteyle ilgili iddianamede hastane sahipleri ve yöneticilerle ilgili “Sistematik şekilde kazanç sağlamak amacı ile hastane sahipleri ile işbirliği yaparak dolandırıcılık faaliyetlerinde bulundukları...” şeklinde tespitler yer aldığını söyleyen Şener, çete lideri Fırat Sarı'nın ifadesindeki “Hastanelerde hasta savaşı var. Herkes hastasının daha fazla olmasını ister. Bunun için yapılıyor. Ben bu yapıyı gördüm ve bu işe el attım. Ben keşfetmedim, bunlar vardı. ‘Sen gel, yap’ dediler.’” sözlerinden hastane sahiplerinin her şeyden haberinin olduğunu itiraf ettiğini belirtti.
Şener, Sarı'nın özel hastaneler ve hasta sahipleri için söylediği “Bu operasyon süresince birçok hastaneden teklif aldım ama yoğunuz diyerek kabul etmedim. Özel sağlıkta her yerde olan bir durum bu. Hastanelere biz teklif etmedik, iyi çalıştığımız için hep teklif geldi. İşletme denilen yapı böyle başladı. İstanbul’daki özel sağlıkta işletme kültürü her zaman olan bir şeydi. Hastaneler neden işletme istiyor? Çalışan hemşire ve hekim bulmak zor. Diğer yandan hasta sorunu var. Ben özel hastanelerden yanayım. Bu yerler insan sağlığını önemsiyor ama aynı zamanda para kazanmak istiyorlar. Hastanelerde hasta savaşı var. Herkes hastasının daha fazla olmasını ister. Bunun için yapılıyor. Herkes hastanesinin dolu olmasını istiyor. Hastane sahiplerinin de haberi vardı. Hastane yönetiminin beni sıkıştırdığı tek nokta hasta sayısı. Bu çok normal. Benim işim hasta sayısını artırmak. Ama sonra baktık ki hasta bulucular var, biriyle anlaştım. Sonra da Gıyasettin Mert Özer ile anlaştım. Özel hastaneler İstanbul’da iyi işler başardı. İnsan sağlığı önemli ama orası bir işletme, hasta da bulmaları gerekiyor.” cümleleri hatırlatarak yenidoğan çetesinin yöntemlerini de aktardı.
DEVLETİ BÖYLE SOYDULAR
Yenidoğan iddianamesinde çetenin devleti soyma yöntemlerini tek tek anlatan Şener, 4 yöntemle yapıldığını belirterek şu ifadeleri kullandı;
Hastane Sevkleri: Devlet ve özel hastanelerden uygun olmayan koşullarda hasta sevkleri gerçekleştirdi. Bu sevkler sırasında 112 Acil Çağrı Merkezi’nden provizyon numarası alınmadan işlemler yapıldı.
Uzun Süreli Yatışlar: Bebeklerin hastanede hayatın olağan akışına aykırı sürelerde tutulduğu tespit edildi.
Yüksek Masraflar: Tedavi masrafları SGK’ye faturalandırılarak haksız kazanç elde edildi.
Simsarlık: Bebeklerin ailelerinden piyasa değerinin üstünde tedavi masrafları alındı. Çetenin yöneticilerinden ambulans şoförü Gıyasettin Mert gibi “hasta bulucular” ile başlayan çürümüşlük zinciri, sağlık çalışanlarından hemşirelere ve doktorlara oradan da hastane sahiplerine ulaşıyor.
DENETİM ÇAĞRISI
Türkiye'deki sağlık sistemine devletin çok büyük kaynaklar aktardığını ve gurur verici gelişmelerin yaşandığı bir alan olduğunu belirten Şener, paranın olduğu yerde çetelerin de olduğunu ifade ederek sistemin denetlenmesi ve gözden geçirilmesi çağrısında bulundu. Şener, "İddianamede adı geçen ve yenidoğan çetesi ile ilişkisi olan ancak “çete ile yönetim ilişkisi bulanmadığı” gerekçesiyle faaliyetlerine devam eden 9 hastane yanında tüm özel hastanelerin yetişkin yoğun bakım ve diğer hizmetler yönünden de denetlenmesi “sağlık sisteminin sağlığı” için önemli olacaktır." dedi. #ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/yenidogan-zincirinin-son-halkasi-hastane-sahipleri-188156.html
Karadeniz'de 442 köy yolu kapandı!
Doğu Karadeniz'de etkili olan kar yağışı, hayatı olumsuz etkiledi. Yağış nedeniyle Giresun'da 42, Gümüşhane'de 70, Trabzon'da 25, Rize'de 58, Artvin'de 127, Bayburt'ta 120 köy ve mahalle yolu ulaşıma kapandı. Kapanan köy ve mahalle yollarının açılması için belediye, İl Özel İdaresi ve Karayolları ekipleri çalışma başlattı. Ekiplerin yoğun kar yağışı ve tipi nedeniyle kapanan yollara müdahalesi sürerken, hava sıcaklığının hissedilir derecede azalmasıyla buzlanmalara karşı tuzlama çalışmalarına da ağırlık verildi.
6 İLDE EĞİTİME KAR ENGELİ
Bu arada kar yağışı ve buzlanma nedeniyle Trabzon, Giresun, Artvin ve Rize’nin yüksek kesimli ilçeleri ile Gümüşhane ve Bayburt genelinde eğitime 1 gün ara verildi. 6 ilin valiliğince yapılan açıklamada, engelli ve hamile kamu personelinin de idari izinli sayıldığı belirtildi.
KARIN KEYFİNİ ÇOCUKLAR ÇIKARDI
Kar kalınlığının yer yer 25 santimetreye ulaştığı kentlerde; bazı vatandaşlar ve çocuklar kar topu oynayarak eğlendi. Gece boyu aralıksız etkisini sürdüren kar yağışı ile Artvin'in Yusufeli ilçesi, Gümüşhane ve Bayburt'ta cadde ve sokaklar beyaza büründü. Park halindeki araçların üstü karla kaplanırken, sürücüler araçları ile güçlükle ilerledi.#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/karadeniz-de-442-koy-yolu-kapandi-188155.html
6 İLDE EĞİTİME KAR ENGELİ
Bu arada kar yağışı ve buzlanma nedeniyle Trabzon, Giresun, Artvin ve Rize’nin yüksek kesimli ilçeleri ile Gümüşhane ve Bayburt genelinde eğitime 1 gün ara verildi. 6 ilin valiliğince yapılan açıklamada, engelli ve hamile kamu personelinin de idari izinli sayıldığı belirtildi.
KARIN KEYFİNİ ÇOCUKLAR ÇIKARDI
Kar kalınlığının yer yer 25 santimetreye ulaştığı kentlerde; bazı vatandaşlar ve çocuklar kar topu oynayarak eğlendi. Gece boyu aralıksız etkisini sürdüren kar yağışı ile Artvin'in Yusufeli ilçesi, Gümüşhane ve Bayburt'ta cadde ve sokaklar beyaza büründü. Park halindeki araçların üstü karla kaplanırken, sürücüler araçları ile güçlükle ilerledi.#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/karadeniz-de-442-koy-yolu-kapandi-188155.html
UCM'nin hakkında tutuklanma emri çıkardığı eski İsrail Savunma Bakanı Gallant, ABD'ye gide
Ankara
İsrail basınında yer alan haberde, Gallant'ın 1 Aralık'ta Washington'a gitmeyi planladığı kaydedildi.
Gallant'ın, ziyareti kapsamında Beyaz Saray ve ABD Dışişleri Bakanlığından yetkililerle bir araya geleceği ifade edildi.
Bu, UCM'nin hakkında tutuklama emri çıkarmasının ardından Gallant'ın yurt dışına yapacağı ilk ziyaret olacak.
Gallant, uzun zamandır arasının bozuk olduğu Başbakan Binyamin Netanyahu tarafından 5 Kasım'da görevden alınmıştı.
UCM, Gazze Şeridi'nde işlenen savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan dolayı 21 Kasım'da Netanyahu ve Gallant hakkında tutuklama emri çıkarmıştı.
Başta ABD Başkanı Joe Biden olmak üzere Washington yönetiminden UCM'nin kararını eleştiren açıklamalar gelmişti.
Kaynak: AA#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/ucm-nin-hakkinda-tutuklanma-emri-cikardigi-eski-israil-savunma-bakani-gallant-abd-ye-gide-188154.html
İsrail basınında yer alan haberde, Gallant'ın 1 Aralık'ta Washington'a gitmeyi planladığı kaydedildi.
Gallant'ın, ziyareti kapsamında Beyaz Saray ve ABD Dışişleri Bakanlığından yetkililerle bir araya geleceği ifade edildi.
Bu, UCM'nin hakkında tutuklama emri çıkarmasının ardından Gallant'ın yurt dışına yapacağı ilk ziyaret olacak.
Gallant, uzun zamandır arasının bozuk olduğu Başbakan Binyamin Netanyahu tarafından 5 Kasım'da görevden alınmıştı.
UCM, Gazze Şeridi'nde işlenen savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan dolayı 21 Kasım'da Netanyahu ve Gallant hakkında tutuklama emri çıkarmıştı.
Başta ABD Başkanı Joe Biden olmak üzere Washington yönetiminden UCM'nin kararını eleştiren açıklamalar gelmişti.
Kaynak: AA#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/ucm-nin-hakkinda-tutuklanma-emri-cikardigi-eski-israil-savunma-bakani-gallant-abd-ye-gide-188154.html
Konya, Habib-i Neccar Camisi'ni yeniden inşa ediyor
6 Şubat 2023’teki asrın felaketinde büyük oranda yıkılan ve restorasyonu Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından yürütülen Hatay’daki Habib-i Neccar Camisi’nde çalışmalar tüm hızıyla sürüyor.
Konya Valisi İbrahim Akın, AK Parti Konya Milletvekilleri Latif Selvi, Mustafa Hakan Özer, Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca, Meram Belediye Başkanı Mustafa Kavuş, Mustafa Kemal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Veysel Eren ve Necmettin Erbakan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cem Zorlu, restorasyon çalışması süratle devam eden Habib-i Neccar Camisi’nde incelemelerde bulunarak gelinen son durumu hakkında bilgi aldılar.
“DEPREMDEN SONRA HATAY’DA ÇOK ÖNEMLİ İŞLER YAPTIK”
İnceleme sonrası açıklamalarda bulunan Başkan Altay, 6 Şubat depreminden sonra Konya Büyükşehir Belediyesi ve Konya ailesi olarak Hatay’da çok önemli işler yaptıklarını bu vesileyle de Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi tarafından şahsına fahri doktora tevdi edildiğini anımsattı.
“DEPREMDE KONYA BELEDİYESİNİN BAŞARISI KONUŞULUYORSA BU KONYA’NIN TOPYEKÜN HAREKET ETMESİNDENDİR”
Üniversite rektörüne ve senatosuna teşekkür ederek fahri doktora diplomasını Konyalılar adına ve bu bölgede çalışan tüm belediyeler adına aldıklarını kaydeden Başkan Altay, “Çünkü depremde yerel yönetimlerimiz büyük bir başarı hikayesi oluşturdular ve vatandaşlarımızın ne tür ihtiyacı varsa gidermek için çaba sarf ettiler. Biz de verilen talimat gereği Hatay’a geldik 6 Şubat akşamı. Yaklaşık 40 gün boyunca bizzat ben de Hatay’da bulundum. Bugün depremde Konya Belediyesinin başarısı konuşuluyorsa bu Konya’nın topyekün hareket etmesindendir” ifadelerini kullandı.
“KONYA-HATAY KARDEŞLİĞİNİN YILLARCA SÜRMESİ ADINA ÖNEMLİ BİR TARİHİ ESERİ RESTORE ETMEYE KARAR VERDİK”
Başkan Altay konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Bugün de Sayın Valimiz, milletvekillerimiz, oda temsilcilerimizle beraber o gün emeği olan herkesle beraber geldik. Habib-i Neccar Camisi’nin restorasyonunu yapıyoruz. Konya ve Hatay kardeşliği o kadar güçlü bir kardeşliğe dönüştü ki biz depremden sonra da bu kardeşliğin hatırlanması ve yıllarca sürmesi adına önemli bir tarihi eseri restore etmeye karar vermiştik. Habib-i Neccar Camii nasip oldu. Buraya ilk geldiğimde kubbesinin yıkılmış olduğu enkaz halini hatırlıyorum. Şu an itibariyle arkadaşlarımız yoğun bir şekilde çalışıyor. Bilim Kurulu’nun tavsiyeleri neticesinde binanın Allah’ın izniyle bir daha yıkılmayacak şekilde yeniden ahşap bir kubbeyle tamamlanması yönünde bir karar çıktı. Bugün de ilk ahşap kısmını yerleştirmiş olduk. Bir taraftan güçlendirme işlemine bir taraftan da yapım işlemine devam ediyoruz. İnşallah Anadolu’nun bu ilk camisini Konya olarak restore etmeyi ve 2025 yılı ortalarında tamamlamayı planlıyoruz. Böylece Habib-i Neccar Camisi’ni sadece Hatay’a ve Türkiye’ye değil, tüm dünya kültür mirasına yeniden hediye etmiş olacağız.”
“HATAY’DA EN NİTELİKLİ RESTORASYON ÇALIŞMASI DENİNCE HABİB-İ NECCAR CAMİSİ’NİN RESTORASYONU GELİR”
Depremin birçok acıyı beraberinde getirdiğini ve insanların hayatında ve şehirlerde önemli değişiklikler yaptığını dile getiren Başkan Altay, “Deprem şehirlerimizi de değiştirdi ve kültürel mirasımız üzerinde çok büyük bir baskı oluşturdu. Yüzlerce tescilli eser yıkıldı. Biz de Konya Büyükşehir Belediyesi olarak üstümüze düşen sorumluluk bilinciyle Habib-i Neccar Camisi’nin restorasyonunu yürütüyoruz. Zannediyorum Hatay’da en nitelikli restorasyon çalışması denince Habib-i Neccar Camisi’nin restorasyonu gelir ve en ileri durumdaki restorasyon da burası. Çok titiz bir çalışmayı çok büyük bir gayretle yapıyoruz.
Kültür ve Turizm Bakanlığımızla koordineli olarak, Vakıflar Genel Müdürlüğümüzün kontrolünde, bilim heyetinin tavsiyeleri doğrultusunda işi titizlikle yürütüyoruz. İnşallah tamamlandığında gelen herkesin o zihnindeki Habib-i Neccar’ı yeniden görecekleri ama aynı zamanda depreme karşı dayanıklı bir binayı inşa etmiş olacağız. Böylece Konya-Hatay kardeşliği ilelebet sürecek bir dostluğa dönüşecek. Bugün bizi can-ı gönülden kucaklayan tüm Hataylılara teşekkür ediyorum. Fahri Doktora ünvanını almamıza vesile olan 2 milyon 300 bin Konyalıya, hatta Konya dışında bulunan, yurt dışında bulunan tüm Konyalılara, tüm kurum ve kuruluşlarımıza teşekkür ediyorum. Binamızın bir an önce açılmasını temenni ediyor, emeği geçen işçi kardeşlerimize teşekkür ediyorum” açıklamalarında bulundu.
#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/konya-habib-i-neccar-camisi-ni-yeniden-insa-ediyor-188153.html
Konya Valisi İbrahim Akın, AK Parti Konya Milletvekilleri Latif Selvi, Mustafa Hakan Özer, Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca, Meram Belediye Başkanı Mustafa Kavuş, Mustafa Kemal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Veysel Eren ve Necmettin Erbakan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cem Zorlu, restorasyon çalışması süratle devam eden Habib-i Neccar Camisi’nde incelemelerde bulunarak gelinen son durumu hakkında bilgi aldılar.
“DEPREMDEN SONRA HATAY’DA ÇOK ÖNEMLİ İŞLER YAPTIK”
İnceleme sonrası açıklamalarda bulunan Başkan Altay, 6 Şubat depreminden sonra Konya Büyükşehir Belediyesi ve Konya ailesi olarak Hatay’da çok önemli işler yaptıklarını bu vesileyle de Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi tarafından şahsına fahri doktora tevdi edildiğini anımsattı.
“DEPREMDE KONYA BELEDİYESİNİN BAŞARISI KONUŞULUYORSA BU KONYA’NIN TOPYEKÜN HAREKET ETMESİNDENDİR”
Üniversite rektörüne ve senatosuna teşekkür ederek fahri doktora diplomasını Konyalılar adına ve bu bölgede çalışan tüm belediyeler adına aldıklarını kaydeden Başkan Altay, “Çünkü depremde yerel yönetimlerimiz büyük bir başarı hikayesi oluşturdular ve vatandaşlarımızın ne tür ihtiyacı varsa gidermek için çaba sarf ettiler. Biz de verilen talimat gereği Hatay’a geldik 6 Şubat akşamı. Yaklaşık 40 gün boyunca bizzat ben de Hatay’da bulundum. Bugün depremde Konya Belediyesinin başarısı konuşuluyorsa bu Konya’nın topyekün hareket etmesindendir” ifadelerini kullandı.
“KONYA-HATAY KARDEŞLİĞİNİN YILLARCA SÜRMESİ ADINA ÖNEMLİ BİR TARİHİ ESERİ RESTORE ETMEYE KARAR VERDİK”
Başkan Altay konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Bugün de Sayın Valimiz, milletvekillerimiz, oda temsilcilerimizle beraber o gün emeği olan herkesle beraber geldik. Habib-i Neccar Camisi’nin restorasyonunu yapıyoruz. Konya ve Hatay kardeşliği o kadar güçlü bir kardeşliğe dönüştü ki biz depremden sonra da bu kardeşliğin hatırlanması ve yıllarca sürmesi adına önemli bir tarihi eseri restore etmeye karar vermiştik. Habib-i Neccar Camii nasip oldu. Buraya ilk geldiğimde kubbesinin yıkılmış olduğu enkaz halini hatırlıyorum. Şu an itibariyle arkadaşlarımız yoğun bir şekilde çalışıyor. Bilim Kurulu’nun tavsiyeleri neticesinde binanın Allah’ın izniyle bir daha yıkılmayacak şekilde yeniden ahşap bir kubbeyle tamamlanması yönünde bir karar çıktı. Bugün de ilk ahşap kısmını yerleştirmiş olduk. Bir taraftan güçlendirme işlemine bir taraftan da yapım işlemine devam ediyoruz. İnşallah Anadolu’nun bu ilk camisini Konya olarak restore etmeyi ve 2025 yılı ortalarında tamamlamayı planlıyoruz. Böylece Habib-i Neccar Camisi’ni sadece Hatay’a ve Türkiye’ye değil, tüm dünya kültür mirasına yeniden hediye etmiş olacağız.”
“HATAY’DA EN NİTELİKLİ RESTORASYON ÇALIŞMASI DENİNCE HABİB-İ NECCAR CAMİSİ’NİN RESTORASYONU GELİR”
Depremin birçok acıyı beraberinde getirdiğini ve insanların hayatında ve şehirlerde önemli değişiklikler yaptığını dile getiren Başkan Altay, “Deprem şehirlerimizi de değiştirdi ve kültürel mirasımız üzerinde çok büyük bir baskı oluşturdu. Yüzlerce tescilli eser yıkıldı. Biz de Konya Büyükşehir Belediyesi olarak üstümüze düşen sorumluluk bilinciyle Habib-i Neccar Camisi’nin restorasyonunu yürütüyoruz. Zannediyorum Hatay’da en nitelikli restorasyon çalışması denince Habib-i Neccar Camisi’nin restorasyonu gelir ve en ileri durumdaki restorasyon da burası. Çok titiz bir çalışmayı çok büyük bir gayretle yapıyoruz.
Kültür ve Turizm Bakanlığımızla koordineli olarak, Vakıflar Genel Müdürlüğümüzün kontrolünde, bilim heyetinin tavsiyeleri doğrultusunda işi titizlikle yürütüyoruz. İnşallah tamamlandığında gelen herkesin o zihnindeki Habib-i Neccar’ı yeniden görecekleri ama aynı zamanda depreme karşı dayanıklı bir binayı inşa etmiş olacağız. Böylece Konya-Hatay kardeşliği ilelebet sürecek bir dostluğa dönüşecek. Bugün bizi can-ı gönülden kucaklayan tüm Hataylılara teşekkür ediyorum. Fahri Doktora ünvanını almamıza vesile olan 2 milyon 300 bin Konyalıya, hatta Konya dışında bulunan, yurt dışında bulunan tüm Konyalılara, tüm kurum ve kuruluşlarımıza teşekkür ediyorum. Binamızın bir an önce açılmasını temenni ediyor, emeği geçen işçi kardeşlerimize teşekkür ediyorum” açıklamalarında bulundu.
#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/konya-habib-i-neccar-camisi-ni-yeniden-insa-ediyor-188153.html
Milli hentbolcular Avrupa Şampiyonası'nda iz bırakmak istiyor
Ankara
Türkiye'nin ilk kez mücadele edeceği Kadınlar Avrupa Hentbol Şampiyonası, 28 Kasım-15 Aralık tarihlerinde İsviçre, Avusturya ve Macaristan'da gerçekleştirilecek.
Hentbol Kadınlar Süper Ligi'nde geçen sezon İzmir Büyükşehir Belediyespor'da 167 gol atarak "Gol kraliçesi" olan ve ardından Polonya'nın PR Koszalin takımına transferi gerçekleşen milli takımın sol kanat oyuncularından Elif Sıla Aydın, Avrupa Şampiyonası'nda ellerinden geleni yapacaklarını kaydetti.
AA muhabirine yaptığı açıklamada, hentbola 9 yaşında Ankara'da başladığını belirten Elif Sıla, "15 yaşından beri milli takımlarda oynuyorum. 19 yaşımdan itibaren de A Milli Takım'da oynuyorum. Şu anda 28 yaşındayım. Babam beden eğitimi öğretmeni. Okulumuzda hentbol takımı vardı. Okul takımında toplarla haşır neşir olarak başladım. Sonrasında hentbolu çok sevdim ve hayatımda yerinin çok büyük olacağını fark ettim. Hentbola hep ciddiyetle baktım, çalıştım." diye konuştu.
Ankara'da Yenimahelle Beyediyespor'da oynadıktan sonra Kastamonu Belediyespor'a transfer olduğunu ve 6 yıl burada forma giydiğini, sonra bir sene Konyaaltı Beyediyespor'da ter döktüğünü anlatan Elif Sıla, "Daha sonra İzmir Büyükşehir Belediyespor'da oynadım ve bu sezon başında da Polonya'ya transfer oldum." dedi.
Polonya'daki hentbol ile Türkiye'yi karşılaştırdığında gördüğü farklara ilişkin Elif Sıla, "Türkiye'de oynarken de üst düzey liglerde, yani Şampiyonlar Ligi, EHF Avrupa Kupası'nda oynadım. Çalışmalarımız aslında çok benzer. Öyle büyük farklılıklar yok. Tabii ki kültür farklılıkları var, biraz da çocukluktan gelen farklı antrenman metotları ve çalışmalar var. Fakat bizim hentbolumuz da onlarınkine yakın. Polonya'da daha iyi takımlar da var. Onlarda bazı farklı çalışma stilleri görüyorum ama hentbolu birinci sıraya koymak çok önemli." şeklinde konuştu.
"Puan alabileceğimiz maçlar var"
Ay-yıldızlı takımın 2024 Avrupa Şampiyonası serüvenine ilişkin Elif Sıla, şöyle konuştu:
"Buraya katılıyor olmamız tarihi bir başarı. Bu takımın içerisinde olduğum için çok şanslı ve mutluyum. Avrupa Şampiyonası, en üst noktadan bahsediyoruz, tabii ki zorlu geçecek. Fakat bunu çok hissederek, antrenmana ve sahaya bu duyguyu yaşayarak çıktığımızda, başaracağımızdan eminim. Umarım her şey yolunda gider. Orada en iyi şekilde mücadele edip, tabii ki üst tura çıkmak istiyoruz. Puan alabileceğimiz maçlar var. Kağıt üzerinde iki rakibimiz biraz güçlü gözüküyor ama sahada hiç belli olmuyor. Sahada iyi olan kazanıyor. Biz de bunu yapmaya çalışacağız."
"Bu şampiyonaya katılmak ve oynamak yılların beklentisi. O yüzden bu turnuva çok önemli" diyen milli oyuncu, "Olimpiyatlara her zaman gözlerimiz parlayarak bakıyoruz. Oralarda olmayı çok isteriz. Umarım bir gün Türkiye de olimpiyatlarda olur. Kişisel olarak daha önce Şampiyonlar Ligi'nde oynadım, tekrar oynamayı çok isterim. Şu anda bulunduğum takım ile en iyi şekilde devam edip, Fransa, Almanya gibi Avrupa'da bir ülkenin takımıyla Şampiyonlar Ligi'nde final görmek hedeflerim arasında." ifadelerini kullandı.
Sönmez: "Tarihi başarılarla anılmak istiyoruz"
Hentbol Kadınlar Süper Ligi takımlarından Anadolu Üniversitesi'nde oynayan A Milli Kadın Hentbol Takımı'nın en genç sporcusu Buğu Sönmez "18 yaşındayım ve hentbola 9 yaşında Kastamonu Belediyespor altyapısında başladım. Milli takımın en genç sporcusu olarak tarihte ilk kez oynayacağımız Avrupa Şampiyonası'nın kadrosunda yer almak çok heyecan verici. Umarım ilk defa katıldığımız bu şampiyonada emeklerimizin karşılığını alabilir, Türkiye'yi en iyi şekilde temsil ederiz." diye konuştu.
Antrenmanlarda tecrübeli oyuncuların kendisine çok yardımcı olduğunu da dile getiren Buğu Sönmez, "Milli takımda herkes çok sıcak kanlı. Takımın atmosferi çok güzel. Bu şampiyonada Türkiye'yi en iyi şekilde temsil ederek başarılı olmak istiyoruz. Türk hentbolunda tarihi başarılarla anılmak istiyoruz." şeklinde görüş belirtti.
Kaynak: AA#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/milli-hentbolcular-avrupa-sampiyonasi-nda-iz-birakmak-istiyor-188152.html
Türkiye'nin ilk kez mücadele edeceği Kadınlar Avrupa Hentbol Şampiyonası, 28 Kasım-15 Aralık tarihlerinde İsviçre, Avusturya ve Macaristan'da gerçekleştirilecek.
Hentbol Kadınlar Süper Ligi'nde geçen sezon İzmir Büyükşehir Belediyespor'da 167 gol atarak "Gol kraliçesi" olan ve ardından Polonya'nın PR Koszalin takımına transferi gerçekleşen milli takımın sol kanat oyuncularından Elif Sıla Aydın, Avrupa Şampiyonası'nda ellerinden geleni yapacaklarını kaydetti.
AA muhabirine yaptığı açıklamada, hentbola 9 yaşında Ankara'da başladığını belirten Elif Sıla, "15 yaşından beri milli takımlarda oynuyorum. 19 yaşımdan itibaren de A Milli Takım'da oynuyorum. Şu anda 28 yaşındayım. Babam beden eğitimi öğretmeni. Okulumuzda hentbol takımı vardı. Okul takımında toplarla haşır neşir olarak başladım. Sonrasında hentbolu çok sevdim ve hayatımda yerinin çok büyük olacağını fark ettim. Hentbola hep ciddiyetle baktım, çalıştım." diye konuştu.
Ankara'da Yenimahelle Beyediyespor'da oynadıktan sonra Kastamonu Belediyespor'a transfer olduğunu ve 6 yıl burada forma giydiğini, sonra bir sene Konyaaltı Beyediyespor'da ter döktüğünü anlatan Elif Sıla, "Daha sonra İzmir Büyükşehir Belediyespor'da oynadım ve bu sezon başında da Polonya'ya transfer oldum." dedi.
Polonya'daki hentbol ile Türkiye'yi karşılaştırdığında gördüğü farklara ilişkin Elif Sıla, "Türkiye'de oynarken de üst düzey liglerde, yani Şampiyonlar Ligi, EHF Avrupa Kupası'nda oynadım. Çalışmalarımız aslında çok benzer. Öyle büyük farklılıklar yok. Tabii ki kültür farklılıkları var, biraz da çocukluktan gelen farklı antrenman metotları ve çalışmalar var. Fakat bizim hentbolumuz da onlarınkine yakın. Polonya'da daha iyi takımlar da var. Onlarda bazı farklı çalışma stilleri görüyorum ama hentbolu birinci sıraya koymak çok önemli." şeklinde konuştu.
"Puan alabileceğimiz maçlar var"
Ay-yıldızlı takımın 2024 Avrupa Şampiyonası serüvenine ilişkin Elif Sıla, şöyle konuştu:
"Buraya katılıyor olmamız tarihi bir başarı. Bu takımın içerisinde olduğum için çok şanslı ve mutluyum. Avrupa Şampiyonası, en üst noktadan bahsediyoruz, tabii ki zorlu geçecek. Fakat bunu çok hissederek, antrenmana ve sahaya bu duyguyu yaşayarak çıktığımızda, başaracağımızdan eminim. Umarım her şey yolunda gider. Orada en iyi şekilde mücadele edip, tabii ki üst tura çıkmak istiyoruz. Puan alabileceğimiz maçlar var. Kağıt üzerinde iki rakibimiz biraz güçlü gözüküyor ama sahada hiç belli olmuyor. Sahada iyi olan kazanıyor. Biz de bunu yapmaya çalışacağız."
"Bu şampiyonaya katılmak ve oynamak yılların beklentisi. O yüzden bu turnuva çok önemli" diyen milli oyuncu, "Olimpiyatlara her zaman gözlerimiz parlayarak bakıyoruz. Oralarda olmayı çok isteriz. Umarım bir gün Türkiye de olimpiyatlarda olur. Kişisel olarak daha önce Şampiyonlar Ligi'nde oynadım, tekrar oynamayı çok isterim. Şu anda bulunduğum takım ile en iyi şekilde devam edip, Fransa, Almanya gibi Avrupa'da bir ülkenin takımıyla Şampiyonlar Ligi'nde final görmek hedeflerim arasında." ifadelerini kullandı.
Sönmez: "Tarihi başarılarla anılmak istiyoruz"
Hentbol Kadınlar Süper Ligi takımlarından Anadolu Üniversitesi'nde oynayan A Milli Kadın Hentbol Takımı'nın en genç sporcusu Buğu Sönmez "18 yaşındayım ve hentbola 9 yaşında Kastamonu Belediyespor altyapısında başladım. Milli takımın en genç sporcusu olarak tarihte ilk kez oynayacağımız Avrupa Şampiyonası'nın kadrosunda yer almak çok heyecan verici. Umarım ilk defa katıldığımız bu şampiyonada emeklerimizin karşılığını alabilir, Türkiye'yi en iyi şekilde temsil ederiz." diye konuştu.
Antrenmanlarda tecrübeli oyuncuların kendisine çok yardımcı olduğunu da dile getiren Buğu Sönmez, "Milli takımda herkes çok sıcak kanlı. Takımın atmosferi çok güzel. Bu şampiyonada Türkiye'yi en iyi şekilde temsil ederek başarılı olmak istiyoruz. Türk hentbolunda tarihi başarılarla anılmak istiyoruz." şeklinde görüş belirtti.
Kaynak: AA#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/milli-hentbolcular-avrupa-sampiyonasi-nda-iz-birakmak-istiyor-188152.html
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nu affetmişti: Dilekçe ortaya çıktı
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a hakaretten yargılandığı dava duruşmasına giderek savunmasını yaptı.
Ankara 57. Asliye Ceza Mahkemesi’nde ifade veren Kılıçdaroğlu, 11 yıl 8 aya kadar varan hapis cezası istemiyle yargılanıyor. “Kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret” suçundan yargılanan Kılıçdaroğlu’nun, 30 Mart 2014 yerel seçimlerinde Mersin’de yaptığı konuşmalarda dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan’a yönelik hakaret ifadelerini kapsıyor.
Duruşma öncesinde “Safları sıklaştırın” diye bir çağrı yaparak CHP'de parti içine seslenen Kılıçdaroğlu'nun 14 Ocak 2025 olarak belirlenen duruşma tarihini öne çektirmek için dilekçe yazdığı biliniyordu. Kılıçdaroğlu'na duruşma esnasında Özgür Özel, Mansur Yavaş ve bazı destekçisi milletvekilleri eşlik etti. Davanın seyrindeki 'gergin' ortam, parti içindeki ikiye bölünmeyi gözler önüne sererken; Kılıçdaroğlu'nun savunması 'güç gösterisi' olarak yorumlandı.
Mahkemeye çıkan Kılıçdaroğlu'ndan Akşener'e: İş birlikçi çıktı, pişmanım!
CHP'de yeni tartışma! 'Saf' paylaşımı gündem oldu! İmamoğlu cephesi 'tesadüf' dedi
ERDOĞAN AFFETTİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ davalarını affettiğini açıklamıştı. Böylelikle, dönemin CHP Genel Başkanı adına açılan davada da Erdoğan şikayetçi olmamış ve Kılıçdaroğlu'nu affetmişti. Erdoğan'ın 2016 yılı ağustos ayında Erdemli 4. Asliye Ceza Mahkemesi’ne dilekçe vererek davadan çekildiği biliniyordu. Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi, Erdoğan'ın davadan çekildiği dilekçeyi yazısına taşıdı. Dilekçeyi, Mersin Erdemli 4. Asliye Ceza Mahkemesi’ne Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatı Doç. Dr. Hüseyin Aydın tarafından 2016 yılı Ağustos ayında sunulduğu kaydediliyor.
İşte o dilekçeden bazı bölümler...
Dilekçede “Şikâyetçi olmadığımız ve katılma talebimiz bulunmadığının bildirilmesidir” ifadeleri yer alıyor.
“Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı" ifadelerinin ardından “Sayın Cumhurbaşkanımızın, 29 Temmuz 2016 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Millet Kültür ve Kongre Merkezi’nin açılışında yaptığı açıklamada ‘... Şu ana kadar şahsıma her türlü saygısızlığı, hakareti yapanları bir kereye mahsus olarak affediyorum ve davalarımı çekiyorum. Zira asıl bu imkânı doğru değerlendirmezsek millet bizim yakamıza yapışma hakkına sahip olur diye düşünüyorum. Onun için siyasetçiler başta olmak üzere toplumun tüm kesimlerinin ülkemizin önündeki bu gerçeğe. bu hassas duruma uygun şekilde davranacaklarına inanıyorum” şeklinde açıklamada bulunmuştur.”
“Sayın Cumhurbaşkanımız, milletimizin asgari müştereklerde buluşması, birlik ve beraberliğimizin tahkim edilmesi, siyasi hayatımızda asgari nezaketin kalıcı olarak tesis edilmesi ümidi ve iradesiyle işbu davada sanık hakkında şikâyeti bulunmadığı gibi katılma talebi de bulunmamaktadır.”
”Arz olunan ve resen göz önünde bulundurulacak çerçevesinde sanık hakkında ŞİKÂYETÇİ OLMADIĞIMIZI VE KATILMA TALEBİMİZ DE BULUNMADIĞINI vekaleten saygıyla arz ve talep ederiz”
Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın davadan çekilmesi üzerine 2017 yılında açılan kamu davası kapsamında yargılanıyor. #ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/cumhurbaskani-erdogan-kilicdaroglu-nu-affetmisti-dilekce-ortaya-cikti-188151.html
Ankara 57. Asliye Ceza Mahkemesi’nde ifade veren Kılıçdaroğlu, 11 yıl 8 aya kadar varan hapis cezası istemiyle yargılanıyor. “Kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret” suçundan yargılanan Kılıçdaroğlu’nun, 30 Mart 2014 yerel seçimlerinde Mersin’de yaptığı konuşmalarda dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan’a yönelik hakaret ifadelerini kapsıyor.
Duruşma öncesinde “Safları sıklaştırın” diye bir çağrı yaparak CHP'de parti içine seslenen Kılıçdaroğlu'nun 14 Ocak 2025 olarak belirlenen duruşma tarihini öne çektirmek için dilekçe yazdığı biliniyordu. Kılıçdaroğlu'na duruşma esnasında Özgür Özel, Mansur Yavaş ve bazı destekçisi milletvekilleri eşlik etti. Davanın seyrindeki 'gergin' ortam, parti içindeki ikiye bölünmeyi gözler önüne sererken; Kılıçdaroğlu'nun savunması 'güç gösterisi' olarak yorumlandı.
Mahkemeye çıkan Kılıçdaroğlu'ndan Akşener'e: İş birlikçi çıktı, pişmanım!
CHP'de yeni tartışma! 'Saf' paylaşımı gündem oldu! İmamoğlu cephesi 'tesadüf' dedi
ERDOĞAN AFFETTİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ davalarını affettiğini açıklamıştı. Böylelikle, dönemin CHP Genel Başkanı adına açılan davada da Erdoğan şikayetçi olmamış ve Kılıçdaroğlu'nu affetmişti. Erdoğan'ın 2016 yılı ağustos ayında Erdemli 4. Asliye Ceza Mahkemesi’ne dilekçe vererek davadan çekildiği biliniyordu. Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi, Erdoğan'ın davadan çekildiği dilekçeyi yazısına taşıdı. Dilekçeyi, Mersin Erdemli 4. Asliye Ceza Mahkemesi’ne Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatı Doç. Dr. Hüseyin Aydın tarafından 2016 yılı Ağustos ayında sunulduğu kaydediliyor.
İşte o dilekçeden bazı bölümler...
Dilekçede “Şikâyetçi olmadığımız ve katılma talebimiz bulunmadığının bildirilmesidir” ifadeleri yer alıyor.
“Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı" ifadelerinin ardından “Sayın Cumhurbaşkanımızın, 29 Temmuz 2016 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Millet Kültür ve Kongre Merkezi’nin açılışında yaptığı açıklamada ‘... Şu ana kadar şahsıma her türlü saygısızlığı, hakareti yapanları bir kereye mahsus olarak affediyorum ve davalarımı çekiyorum. Zira asıl bu imkânı doğru değerlendirmezsek millet bizim yakamıza yapışma hakkına sahip olur diye düşünüyorum. Onun için siyasetçiler başta olmak üzere toplumun tüm kesimlerinin ülkemizin önündeki bu gerçeğe. bu hassas duruma uygun şekilde davranacaklarına inanıyorum” şeklinde açıklamada bulunmuştur.”
“Sayın Cumhurbaşkanımız, milletimizin asgari müştereklerde buluşması, birlik ve beraberliğimizin tahkim edilmesi, siyasi hayatımızda asgari nezaketin kalıcı olarak tesis edilmesi ümidi ve iradesiyle işbu davada sanık hakkında şikâyeti bulunmadığı gibi katılma talebi de bulunmamaktadır.”
”Arz olunan ve resen göz önünde bulundurulacak çerçevesinde sanık hakkında ŞİKÂYETÇİ OLMADIĞIMIZI VE KATILMA TALEBİMİZ DE BULUNMADIĞINI vekaleten saygıyla arz ve talep ederiz”
Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın davadan çekilmesi üzerine 2017 yılında açılan kamu davası kapsamında yargılanıyor. #ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/cumhurbaskani-erdogan-kilicdaroglu-nu-affetmisti-dilekce-ortaya-cikti-188151.html
ABD ordusundan Tayvan hamlesi... Japonya ve Filipinler'de geçici üs!!
ABD ordusunun, Tayvan'da "beklenmedik olayların gelişmesine" karşı füze birlikleri konuşlandırmak üzere Japonya'nın güneybatısındaki Nansei Adaları'nda ve Filipinler'de geçici üsler kuracağı iddia edildi.
JAPONYA BASINI DUYURDU!
Japonya'nın resmi Kyodo haber ajansının, Japonya-ABD ilişkileri konusunda bilgi sahibi kaynaklara dayandırdığı haberinde, çoklu fırlatmalı Yüksek Mobiliteli Topçu Roket Sistemine sahip olan ABD Deniz Kıyı Alayı'nın, Japonya'nın Kagoshima ve Okinawa kentlerinin Tayvan'a doğru uzanan adaları boyunca konuşlandırılacağı belirtildi.
Haberde, Japonya Öz Savunma Kuvvetleri'nin ise yakıt ve mühimmat tedariki de dahil olmak üzere ABD Deniz Kıyı Alayı'na lojistik destek sağlamasının beklendiği kaydedildi.
TEMMUZ AYINDA JAPONYA VE FİLİPİNLER ARASINDA ANLAŞMA İMZALANMIŞTI
ABD Ordusu'nun hava, kara, su, uzay, siber ve bilgi dahil olmak üzere farklı alanlarda faaliyet göstermek üzere tasarlanan Çok Alanlı Görev Gücü'nün ise uzun menzilli ateş birimlerini Tayvan'ı korumak için Filipinler'de konuşlandıracağı ifade edilen haberde, Tokyo ve Washington'un söz konusu konuşlandırmalarının, aralıkta oluşturulması planlanan ortak harekat planlarına dahil edileceği aktarıldı.
Temmuz ayında Japonya ile Filipinler, daha yakın güvenlik işbirliği için ortak tatbikatları kolaylaştıracak ikili savunma anlaşması imzalamıştı.
ÇİN-TAYVAN GERİLİMİ
Çin'in, topraklarının parçası olduğunu savunduğu Tayvan, 1949'dan bu yana fiili bağımsızlığa sahip bulunuyor. Çin ana karası ile Tayvan arasında iç savaşın ardından ortaya çıkan ayrılık ve egemenlik ihtilafı sürüyor.
Çin, Tayvan'ın fiili bağımsızlığının uluslararası statü kazanmasına yol açabilecek türden adımlara karşı çıkarken, Tayvan hükümetinin kendisini tanıyan ülkelerle müstakil diplomatik ilişkiler kurmasını, Birleşmiş Milletler (BM) ve diğer uluslararası kuruluşlarda temsil edilmesini engellemeye çalışıyor.
#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/abd-ordusundan-tayvan-hamlesi...-japonya-ve-filipinler-de-gecici-us-188150.html
JAPONYA BASINI DUYURDU!
Japonya'nın resmi Kyodo haber ajansının, Japonya-ABD ilişkileri konusunda bilgi sahibi kaynaklara dayandırdığı haberinde, çoklu fırlatmalı Yüksek Mobiliteli Topçu Roket Sistemine sahip olan ABD Deniz Kıyı Alayı'nın, Japonya'nın Kagoshima ve Okinawa kentlerinin Tayvan'a doğru uzanan adaları boyunca konuşlandırılacağı belirtildi.
Haberde, Japonya Öz Savunma Kuvvetleri'nin ise yakıt ve mühimmat tedariki de dahil olmak üzere ABD Deniz Kıyı Alayı'na lojistik destek sağlamasının beklendiği kaydedildi.
TEMMUZ AYINDA JAPONYA VE FİLİPİNLER ARASINDA ANLAŞMA İMZALANMIŞTI
ABD Ordusu'nun hava, kara, su, uzay, siber ve bilgi dahil olmak üzere farklı alanlarda faaliyet göstermek üzere tasarlanan Çok Alanlı Görev Gücü'nün ise uzun menzilli ateş birimlerini Tayvan'ı korumak için Filipinler'de konuşlandıracağı ifade edilen haberde, Tokyo ve Washington'un söz konusu konuşlandırmalarının, aralıkta oluşturulması planlanan ortak harekat planlarına dahil edileceği aktarıldı.
Temmuz ayında Japonya ile Filipinler, daha yakın güvenlik işbirliği için ortak tatbikatları kolaylaştıracak ikili savunma anlaşması imzalamıştı.
ÇİN-TAYVAN GERİLİMİ
Çin'in, topraklarının parçası olduğunu savunduğu Tayvan, 1949'dan bu yana fiili bağımsızlığa sahip bulunuyor. Çin ana karası ile Tayvan arasında iç savaşın ardından ortaya çıkan ayrılık ve egemenlik ihtilafı sürüyor.
Çin, Tayvan'ın fiili bağımsızlığının uluslararası statü kazanmasına yol açabilecek türden adımlara karşı çıkarken, Tayvan hükümetinin kendisini tanıyan ülkelerle müstakil diplomatik ilişkiler kurmasını, Birleşmiş Milletler (BM) ve diğer uluslararası kuruluşlarda temsil edilmesini engellemeye çalışıyor.
#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/abd-ordusundan-tayvan-hamlesi...-japonya-ve-filipinler-de-gecici-us-188150.html
Serdar Ortaç ve Mehmet Ali Erbil hakim karşısına çıkacak! Tarih belli oldu
İstanbul’da yasadışı bahis reklamı yaptıkları ve insanları buna teşvik ettikleri iddiasıyla haklarında ‘kişileri reklam vermek ve sair surette spor müsabakalarına dayalı sabit ihtimalli veya müşterek bahis ya da şans oyunlarını oynamaya teşvik etmek’ suçundan 1’er yıldan 3’er yıla kadar hapis cezası talep edilen Serdar Ortaç ve Mehmet Ali Erbil'in hakim karşısına çıkacakları tarih belli oldu.
HAKIM KARŞISINDA ÇIKACAKLAR
Serdar Ortaç'ın yargılanmasına 24 Aralık tarihinde İstanbul 25.Asliye Ceza Mahkemesi'nde, Mehmet Ali Erbil'in yargılanmasına ise 30 Aralık tarihinde İstanbul 20.Asliye Ceza Mahkemesi'nde başlanacak.#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/serdar-ortac-ve-mehmet-ali-erbil-hakim-karsisina-cikacak-tarih-belli-oldu-188149.html
HAKIM KARŞISINDA ÇIKACAKLAR
Serdar Ortaç'ın yargılanmasına 24 Aralık tarihinde İstanbul 25.Asliye Ceza Mahkemesi'nde, Mehmet Ali Erbil'in yargılanmasına ise 30 Aralık tarihinde İstanbul 20.Asliye Ceza Mahkemesi'nde başlanacak.#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/serdar-ortac-ve-mehmet-ali-erbil-hakim-karsisina-cikacak-tarih-belli-oldu-188149.html
10 yaşa kadar düşen kozmetik kullanımı, çocuklarda cilt hastalıklarını artırıyor
Ankara
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nilsel İlter, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kendilerine başvuran çocuk hastalarda kozmetik kullanımıyla her geçen gün daha fazla karşılaştıklarını anlattı.
Son yıllarda "akne" şikayetiyle kendilerine getirilen çocukların sayısının arttığını, çocuklara ciltlerine hangi ürünleri kullandığına yönelik sorular sorduklarını aktaran İlter, "Çocuklarda kozmetik ürünlerin kullanımının 10'lu yaşlara kadar düştüğünü görüyoruz. Akne sorunu olan bir çocuk hastama yüzüne ne sürdüğünü sorduğumda annesine dönerek 'makyaj çantamı verir misin' dedi. Küçücük bir çocuğun kocaman bir makyaj çantası vardı, içinde kapatıcıdan allığa, rimelden ruja bir sürü ürün çıktı. Gerçekten dehşete kapıldım." ifadelerini kullandı.
Benzer yaşlardaki bazı çocuk hastaların da kendisine "serumlarımı ne zaman kullanacağım?" şeklinde sorular yönelttiğini dile getiren İlter, şu bilgileri paylaştı:
"Kozmetiklerin küçük çocuklar tarafından asla kullanılmaması gerekiyor. Onların cildi genç, taze ve henüz bütün koruyucu tabakalarını geliştirememiş bir yapıya sahip. Bu ürünleri küçük yaşlarda kullandıklarında ciltte bütün koruyucu tabakalar gelişemiyor, olan tabakalar da ortadan kalkıyor. Cilt, dışardan gelen her türlü etkene hassas hale geliyor. Egzamalar artıyor, ayrıca bu sebeplerle ergenlikte gördüğümüz akne, 10 yaşa hatta 8 yaşa kadar düşüyor."
- "Alerjik durumların kontrol edilemez hale gelmesine yol açıyor"
Çocukların kullandığı kozmetikleri genelde iyi bir şekilde temizleyemediğine, satın aldıkları makyaj malzemelerinin büyük bölümünün de market ürünü olduğuna dikkati çeken İlter, bu etkenlerin cilt sorunları riskini daha da artırdığını vurguladı.
Prof. Dr. İlter, "Dolayısıyla küçük yaşlarda kozmetik ürünlerin kullanılması özellikle egzamalar ve farklı cilt hastalıklarına yatkınlığın da artmasına sebep oluyor. Örneğin, yine çocuk yaşlarda görmeye başladığımız atopik dermatit gibi alerjik bazı durumların kontrol edilemez hale gelmesine yol açıyor." diye konuştu.
- Annelere "çocuklarınızı kozmetiklerden uzak tutun" çağrısı
Ailelerin bu konuda bilgilendirilmesinin önemine vurgu yapan İlter, şu çağrıda bulundu:
"Özellikle annelere çağrıda bulunmak istiyorum, hepimizin çocukları çok değerli ve lütfen onları bu kozmetiklerden uzak tutun. O yaştaki bir cildin ihtiyacı olan tek şey, güzel bir yüz yıkama ürünü ve güneşe çıkarken kullanacağı bir güneş koruyucu. Bu ürünleri de lütfen eczanelerde satılanlar arasından seçin. O yaştaki bir ciltte, özel bir hastalık yoksa, bir nemlendiriciye de ihtiyaç yok. "
Prof. Dr. İlter, 10 yaş civarında hiçbir makyaj ürününün kullanılmaması gerektiğinin altını çizerek, "18'ine yaklaşmış genç kızlarda da bunu sağlamak fazla mümkün değilse bile en azından iyi ürünlerle, allık ve parlatıcıdan oluşan hafif bir makyaj tercih edilebilir. Ancak kapatıcı, fondöten gibi ürünleri kullanmalarını asla önermem. O güzel, taze ciltleri hava almalı. Bir cilt sorunu yaşadıklarında da önce mutlaka dermatoloji uzmanına danışmalılar." dedi.
- "Çocukların içinde bulunduğu paylaşımlara yaptırım uygulanmalı"
Çocukların çok küçük yaşlarda kozmetik ürünlere yönelmesinin en önemli nedeninin sosyal medya olduğuna, burada çok yanıltıcı bilgilerin de paylaşıldığına dikkati çeken İlter, çocukların bu mecralardan uzak tutulması gerektiğini ifade etti.
Prof. Dr. İlter, sosyal medyada bazı annelerin çocuklarına makyaj yaparken çektiği videoların da yer almasına ilişkin, "Özellikle çocukların içinde bulunduğu paylaşımlara mutlaka yaptırım uygulanmalı. Esasında çocuk psikiyatrisinin bir alanı bu ama bizler de annelerin bu videoları çekmek için çocuklarının ciltlerine zarar verdiğini görüyoruz. Anne, karşısına oturtup çocuğuna makyaj yapıyor. Bunu gören başka çocuklar istiyor, bazı ailelerce çok sevimli karşılanabiliyor. Bununla ilgili çok ciddi yaptırımlar uygulanabilir." değerlendirmesinde bulundu.
İlter, çocuklar için oyuncak makyaj malzemelerinin satılmasının da doğru olmadığını belirterek, "Kesinlikle bu tip ürünlerin üretilmemesinden yanayım. Aileler de bu tip oyuncakları satın almamalı." diye konuştu.
- "Dövmedeki risklerin tamamı kalıcı makyaj için de geçerli"
Bir başka sorun alanının da yetişkin ve genç kadınların rağbet gösterdiği "kalıcı makyaj" uygulamaları olduğuna değinen İlter, şunları kaydetti:
"Kalıcı makyaj denilen şey aslında bildiğimiz dövme uygulaması. Cildin altına farklı renklerde pigmentlerin enjekte edilmesiyle 'eyeliner', dudak çerçeveleri, kaş yapımı gibi işlemler gerçekleştiriliyor. Dövmelerde olan risklerin hemen hemen hepsi kalıcı makyaj uygulamalarında da söz konusu. Cildin altına zerk edilen bir ürünü alerji yaptığında oradan çıkarabilmek çok zor. Bu nedenle ileri yaşlardaki kişiler böyle bir uygulama düşünüyorsa mutlaka öncesinde alerji testi yaptırmalı ve ehil kişileri, temiz yerleri tercih etmeli. Belli bir yaştan önce de bu tip uygulamaları asla önermiyorum."
Kaynak: AA#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/10-yasa-kadar-dusen-kozmetik-kullanimi-cocuklarda-cilt-hastaliklarini-artiriyor-188148.html
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nilsel İlter, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kendilerine başvuran çocuk hastalarda kozmetik kullanımıyla her geçen gün daha fazla karşılaştıklarını anlattı.
Son yıllarda "akne" şikayetiyle kendilerine getirilen çocukların sayısının arttığını, çocuklara ciltlerine hangi ürünleri kullandığına yönelik sorular sorduklarını aktaran İlter, "Çocuklarda kozmetik ürünlerin kullanımının 10'lu yaşlara kadar düştüğünü görüyoruz. Akne sorunu olan bir çocuk hastama yüzüne ne sürdüğünü sorduğumda annesine dönerek 'makyaj çantamı verir misin' dedi. Küçücük bir çocuğun kocaman bir makyaj çantası vardı, içinde kapatıcıdan allığa, rimelden ruja bir sürü ürün çıktı. Gerçekten dehşete kapıldım." ifadelerini kullandı.
Benzer yaşlardaki bazı çocuk hastaların da kendisine "serumlarımı ne zaman kullanacağım?" şeklinde sorular yönelttiğini dile getiren İlter, şu bilgileri paylaştı:
"Kozmetiklerin küçük çocuklar tarafından asla kullanılmaması gerekiyor. Onların cildi genç, taze ve henüz bütün koruyucu tabakalarını geliştirememiş bir yapıya sahip. Bu ürünleri küçük yaşlarda kullandıklarında ciltte bütün koruyucu tabakalar gelişemiyor, olan tabakalar da ortadan kalkıyor. Cilt, dışardan gelen her türlü etkene hassas hale geliyor. Egzamalar artıyor, ayrıca bu sebeplerle ergenlikte gördüğümüz akne, 10 yaşa hatta 8 yaşa kadar düşüyor."
- "Alerjik durumların kontrol edilemez hale gelmesine yol açıyor"
Çocukların kullandığı kozmetikleri genelde iyi bir şekilde temizleyemediğine, satın aldıkları makyaj malzemelerinin büyük bölümünün de market ürünü olduğuna dikkati çeken İlter, bu etkenlerin cilt sorunları riskini daha da artırdığını vurguladı.
Prof. Dr. İlter, "Dolayısıyla küçük yaşlarda kozmetik ürünlerin kullanılması özellikle egzamalar ve farklı cilt hastalıklarına yatkınlığın da artmasına sebep oluyor. Örneğin, yine çocuk yaşlarda görmeye başladığımız atopik dermatit gibi alerjik bazı durumların kontrol edilemez hale gelmesine yol açıyor." diye konuştu.
- Annelere "çocuklarınızı kozmetiklerden uzak tutun" çağrısı
Ailelerin bu konuda bilgilendirilmesinin önemine vurgu yapan İlter, şu çağrıda bulundu:
"Özellikle annelere çağrıda bulunmak istiyorum, hepimizin çocukları çok değerli ve lütfen onları bu kozmetiklerden uzak tutun. O yaştaki bir cildin ihtiyacı olan tek şey, güzel bir yüz yıkama ürünü ve güneşe çıkarken kullanacağı bir güneş koruyucu. Bu ürünleri de lütfen eczanelerde satılanlar arasından seçin. O yaştaki bir ciltte, özel bir hastalık yoksa, bir nemlendiriciye de ihtiyaç yok. "
Prof. Dr. İlter, 10 yaş civarında hiçbir makyaj ürününün kullanılmaması gerektiğinin altını çizerek, "18'ine yaklaşmış genç kızlarda da bunu sağlamak fazla mümkün değilse bile en azından iyi ürünlerle, allık ve parlatıcıdan oluşan hafif bir makyaj tercih edilebilir. Ancak kapatıcı, fondöten gibi ürünleri kullanmalarını asla önermem. O güzel, taze ciltleri hava almalı. Bir cilt sorunu yaşadıklarında da önce mutlaka dermatoloji uzmanına danışmalılar." dedi.
- "Çocukların içinde bulunduğu paylaşımlara yaptırım uygulanmalı"
Çocukların çok küçük yaşlarda kozmetik ürünlere yönelmesinin en önemli nedeninin sosyal medya olduğuna, burada çok yanıltıcı bilgilerin de paylaşıldığına dikkati çeken İlter, çocukların bu mecralardan uzak tutulması gerektiğini ifade etti.
Prof. Dr. İlter, sosyal medyada bazı annelerin çocuklarına makyaj yaparken çektiği videoların da yer almasına ilişkin, "Özellikle çocukların içinde bulunduğu paylaşımlara mutlaka yaptırım uygulanmalı. Esasında çocuk psikiyatrisinin bir alanı bu ama bizler de annelerin bu videoları çekmek için çocuklarının ciltlerine zarar verdiğini görüyoruz. Anne, karşısına oturtup çocuğuna makyaj yapıyor. Bunu gören başka çocuklar istiyor, bazı ailelerce çok sevimli karşılanabiliyor. Bununla ilgili çok ciddi yaptırımlar uygulanabilir." değerlendirmesinde bulundu.
İlter, çocuklar için oyuncak makyaj malzemelerinin satılmasının da doğru olmadığını belirterek, "Kesinlikle bu tip ürünlerin üretilmemesinden yanayım. Aileler de bu tip oyuncakları satın almamalı." diye konuştu.
- "Dövmedeki risklerin tamamı kalıcı makyaj için de geçerli"
Bir başka sorun alanının da yetişkin ve genç kadınların rağbet gösterdiği "kalıcı makyaj" uygulamaları olduğuna değinen İlter, şunları kaydetti:
"Kalıcı makyaj denilen şey aslında bildiğimiz dövme uygulaması. Cildin altına farklı renklerde pigmentlerin enjekte edilmesiyle 'eyeliner', dudak çerçeveleri, kaş yapımı gibi işlemler gerçekleştiriliyor. Dövmelerde olan risklerin hemen hemen hepsi kalıcı makyaj uygulamalarında da söz konusu. Cildin altına zerk edilen bir ürünü alerji yaptığında oradan çıkarabilmek çok zor. Bu nedenle ileri yaşlardaki kişiler böyle bir uygulama düşünüyorsa mutlaka öncesinde alerji testi yaptırmalı ve ehil kişileri, temiz yerleri tercih etmeli. Belli bir yaştan önce de bu tip uygulamaları asla önermiyorum."
Kaynak: AA#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/10-yasa-kadar-dusen-kozmetik-kullanimi-cocuklarda-cilt-hastaliklarini-artiriyor-188148.html
Tutuklama emri verilen Gallant'tan ilk yurt dışı ziyareti
İsrail basınında yer alan haberde, Gallant'ın 1 Aralık'ta Washington'a gitmeyi planladığı kaydedildi.
Gallant'ın, ziyareti kapsamında Beyaz Saray ve ABD Dışişleri Bakanlığından yetkililerle bir araya geleceği ifade edildi.
KARAR SONRASI İLK ZİYARET
Bu, UCM'nin hakkında tutuklama emri çıkarmasının ardından Gallant'ın yurt dışına yapacağı ilk ziyaret olacak.
Gallant, uzun zamandır arasının bozuk olduğu Başbakan Binyamin Netanyahu tarafından 5 Kasım'da görevden alınmıştı.
UCM, Gazze Şeridi'nde işlenen savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan dolayı 21 Kasım'da Netanyahu ve Gallant hakkında tutuklama emri çıkarmıştı.
Başta ABD Başkanı Joe Biden olmak üzere Washington yönetiminden UCM'nin kararını eleştiren açıklamalar gelmişti.#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/tutuklama-emri-verilen-gallant-tan-ilk-yurt-disi-ziyareti-188147.html
Gallant'ın, ziyareti kapsamında Beyaz Saray ve ABD Dışişleri Bakanlığından yetkililerle bir araya geleceği ifade edildi.
KARAR SONRASI İLK ZİYARET
Bu, UCM'nin hakkında tutuklama emri çıkarmasının ardından Gallant'ın yurt dışına yapacağı ilk ziyaret olacak.
Gallant, uzun zamandır arasının bozuk olduğu Başbakan Binyamin Netanyahu tarafından 5 Kasım'da görevden alınmıştı.
UCM, Gazze Şeridi'nde işlenen savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan dolayı 21 Kasım'da Netanyahu ve Gallant hakkında tutuklama emri çıkarmıştı.
Başta ABD Başkanı Joe Biden olmak üzere Washington yönetiminden UCM'nin kararını eleştiren açıklamalar gelmişti.#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/tutuklama-emri-verilen-gallant-tan-ilk-yurt-disi-ziyareti-188147.html
Endonezya’da sel kabusu!
Endonezya Ulusal Afet Merkezi (BPBD) yetkilisi Juspri M. Nadeak, Sumatra Adası'ndaki Karo bölgesinde ani sel ve heyelanların meydana geldiğini açıkladı.
EVLER YIKILDI!
Nadeak, şiddetli yağışların yol açtığı toprak kaymalarının birçok bölgede evleri yıktığını ve çiftlikleri tahrip ettiğini belirtti.
Afetlerde 16 kişinin hayatını kaybettiğini ifade eden Nadeak, ikisi çocuk 6 kişiden haber alınamadığını söyledi.
16 CAN KAYBI!
Nadeak, arama kurtarma çalışmalarının sürdüğünü dile getirdi.
Yetkililer, afetlerde onlarca kişinin yaralandığını belirtti.#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/endonezya-da-sel-kabusu-188146.html
EVLER YIKILDI!
Nadeak, şiddetli yağışların yol açtığı toprak kaymalarının birçok bölgede evleri yıktığını ve çiftlikleri tahrip ettiğini belirtti.
Afetlerde 16 kişinin hayatını kaybettiğini ifade eden Nadeak, ikisi çocuk 6 kişiden haber alınamadığını söyledi.
16 CAN KAYBI!
Nadeak, arama kurtarma çalışmalarının sürdüğünü dile getirdi.
Yetkililer, afetlerde onlarca kişinin yaralandığını belirtti.#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/endonezya-da-sel-kabusu-188146.html
Devlet destekli tarım sigortaları 2025'i yeniliklerle karşılayacak
Ankara
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Tarım Sigortaları Havuzu (TARSİM) uygulaması kapsamında gelecek yıl için üretim planlamasına konu ürünlerde yüzde 10 prim indirimine gidildiğini belirterek, "Sözleşmeli üretimde yüzde 10-15 prim indirimi uygulanacak. Su kısıtı olan ürünlerde ilave yüzde 10 prim indirimi yapıldı." dedi.
Yumaklı, AA muhabirine, gelecek yıl TARSİM kapsamında yapılacak yeniliklere ilişkin bilgi verdi.
Tarım sigortalarının, kurulduğu günden bu yana üreticilere destek olmaya devam ettiğini vurgulayan Yumaklı, kuraklık ve sel gibi doğal afetlerin artması karşısında tarımda sürdürülebilirlik sigortanın öneminin daha arttığını söyledi.
Yumaklı, söz konusu sigortaları sürekli geliştirdiklerini ifade ederek, bu yıl buğday için gelir koruma sigortasının tüm illerde uygulanmaya başlandığını anımsattı.
Gelecek yıl da devlet destekli tarım sigortaları kapsamında yenilikler olacağını vurgulayan Yumaklı, şöyle konuştu:
"TARSİM uygulaması kapsamında üretim planlamasına konu ürünlerde yüzde 10 prim indirimi yapıldı. Sözleşmeli üretimde yüzde 10-15 prim indirimi uygulanacak. Su kısıtı olan ürünlerde ilave yüzde 10 prim indirimi yapıldı. Köy bazlı verim sigortası devlet destek oranı yüzde 60'tan yüzde 70'e çıkarıldı. Yağlık ayçiçeği teminat kapsamına alındı. Köz bazlı verimler ortalama yüzde 16 artırıldı."
Seralara fırtına teminatı da kapsamda
Yumaklı, gelir koruma sigortasında arpanın teminat kapsamına alındığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"5. risk kategorisinde olan seralara fırtına teminatı da eklendi. Büyükbaş hayvan hayat sigortalarında, 20 ay ve üzeri dişi süt sığırlarının sigortasında, gebelikte yavru kaybı teminatı dahil edildi. Devlet prim desteği oranı yüzde 50'den yüzde 60'a çıkarıldı. Birinci derece tarımsal örgüt belgesi almaya hak kazanmış tarımsal amaçlı birlik ve kooperatiflere üye üreticilerimiz için yüzde 5 üyelik indirimi yapıldı."
Söz konusu yeniliklerin tarım sektörüne olumlu yansıyacağını vurgulayan Yumaklı, üreticilerin fiyat dalgalanmaları ve doğal afetlerden minimum düzeyde etkilenmesi için çalışmalara devam edeceklerini sözlerine ekledi.
Kaynak: AA#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/devlet-destekli-tarim-sigortalari-2025-i-yeniliklerle-karsilayacak-188145.html
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Tarım Sigortaları Havuzu (TARSİM) uygulaması kapsamında gelecek yıl için üretim planlamasına konu ürünlerde yüzde 10 prim indirimine gidildiğini belirterek, "Sözleşmeli üretimde yüzde 10-15 prim indirimi uygulanacak. Su kısıtı olan ürünlerde ilave yüzde 10 prim indirimi yapıldı." dedi.
Yumaklı, AA muhabirine, gelecek yıl TARSİM kapsamında yapılacak yeniliklere ilişkin bilgi verdi.
Tarım sigortalarının, kurulduğu günden bu yana üreticilere destek olmaya devam ettiğini vurgulayan Yumaklı, kuraklık ve sel gibi doğal afetlerin artması karşısında tarımda sürdürülebilirlik sigortanın öneminin daha arttığını söyledi.
Yumaklı, söz konusu sigortaları sürekli geliştirdiklerini ifade ederek, bu yıl buğday için gelir koruma sigortasının tüm illerde uygulanmaya başlandığını anımsattı.
Gelecek yıl da devlet destekli tarım sigortaları kapsamında yenilikler olacağını vurgulayan Yumaklı, şöyle konuştu:
"TARSİM uygulaması kapsamında üretim planlamasına konu ürünlerde yüzde 10 prim indirimi yapıldı. Sözleşmeli üretimde yüzde 10-15 prim indirimi uygulanacak. Su kısıtı olan ürünlerde ilave yüzde 10 prim indirimi yapıldı. Köy bazlı verim sigortası devlet destek oranı yüzde 60'tan yüzde 70'e çıkarıldı. Yağlık ayçiçeği teminat kapsamına alındı. Köz bazlı verimler ortalama yüzde 16 artırıldı."
Seralara fırtına teminatı da kapsamda
Yumaklı, gelir koruma sigortasında arpanın teminat kapsamına alındığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"5. risk kategorisinde olan seralara fırtına teminatı da eklendi. Büyükbaş hayvan hayat sigortalarında, 20 ay ve üzeri dişi süt sığırlarının sigortasında, gebelikte yavru kaybı teminatı dahil edildi. Devlet prim desteği oranı yüzde 50'den yüzde 60'a çıkarıldı. Birinci derece tarımsal örgüt belgesi almaya hak kazanmış tarımsal amaçlı birlik ve kooperatiflere üye üreticilerimiz için yüzde 5 üyelik indirimi yapıldı."
Söz konusu yeniliklerin tarım sektörüne olumlu yansıyacağını vurgulayan Yumaklı, üreticilerin fiyat dalgalanmaları ve doğal afetlerden minimum düzeyde etkilenmesi için çalışmalara devam edeceklerini sözlerine ekledi.
Kaynak: AA#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/devlet-destekli-tarim-sigortalari-2025-i-yeniliklerle-karsilayacak-188145.html
Mahalle kara gömüldü! 'Acil yardım' çağrısı
Mahalleli, yaklaşık 60 santimetreyi bulan kar nedeniyle evlerinden çıkamaz duruma gelirken, evlerde bekleyen vatandaşlar belediyeden yardım talebinde bulunuyorlar.
Şehrin farklı noktalarında çalışma yürüten ve yolları temizleyen belediye ekiplerinden Şingah mahallesine de uğramalarını isteyen vatandaşlardan bazıları, "Evlerimizde mahsur kaldık. Dışarı çıkamıyoruz, belediye bir zahmet bizim oraya da uğrasın, kar kütlelerini alsın gerisini biz hallederiz" yorumunda bulunarak, mağduriyetlerinin bir an önce giderilmesini istediler. Bununla birlikte bazı vatandaşlar, kendi imkanlarıyla evlerinin önünde biriken karları küreyerek, yol yürüme yolu yaptılar.
#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/mahalle-kara-gomuldu-acil-yardim-cagrisi-188144.html
Şehrin farklı noktalarında çalışma yürüten ve yolları temizleyen belediye ekiplerinden Şingah mahallesine de uğramalarını isteyen vatandaşlardan bazıları, "Evlerimizde mahsur kaldık. Dışarı çıkamıyoruz, belediye bir zahmet bizim oraya da uğrasın, kar kütlelerini alsın gerisini biz hallederiz" yorumunda bulunarak, mağduriyetlerinin bir an önce giderilmesini istediler. Bununla birlikte bazı vatandaşlar, kendi imkanlarıyla evlerinin önünde biriken karları küreyerek, yol yürüme yolu yaptılar.
#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/mahalle-kara-gomuldu-acil-yardim-cagrisi-188144.html
UCM'nin Netanyahu ve Gallant'ı tutuklama emrini Avrupa ülkelerinin büyük çoğunluğu uygulay
Ankara
Uluslararası Ceza Mahkemesinin (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında çıkardığı tutuklama emri gündemin ilk sırasında yer almaya devam ederken Avrupa ülkelerinin birçoğu, bu kararı uygulayacakları yönünde görüş bildirdi.
UCM'nin 21 Kasım'da "Gazze'de işlenen savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan ötürü" Netanyahu ve Gallant hakkında tutuklama kararını duyurmasının ardından birçok Avrupa ülkesi, mahkemenin emrine koşulsuz uyacaklarını açıklarken bazı Avrupa ülkeleri ise kararı eleştirdi ve belirsiz bir yaklaşım gösterdi.
AA muhabiri, Avrupa'da hangi ülkelerin tutuklama emrini uygulayacağını, hangilerinin ise belirsiz tutum sergilediğini derledi.
Borrell'den mahkeme kararına uyulması çağrısı
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, tutuklama emrine destek vermeyen ülkelere tepki göstererek karara uymaları için çağrı yaptı.
Borrell, "Bu, siyasi bir karar değil bir mahkeme kararıdır. AB üye ülkelerinin güçlü desteğiyle oluşturulmuş uluslararası bir mahkemenin kararı. Kararları da yasal ve bağlayıcıdır. Seç ve uygula diye bir durum olamaz. Yapılan tehditler de kabul edilemez." dedi.
Gazze'nin dünyadaki cehennem haline geldiğine dikkati çeken Borrell, "Manipülasyon ve dezenformasyon zihinleri zehirler. Nefret algoritması, barış algoritmasından daha karlıdır." değerlendirmesinde bulundu.
Netanyahu birçok Avrupa ülkesine gelmesi halinde tutuklanacak
İrlanda, Belçika, Fransa, Slovenya, Danimarka, Hollanda, Finlandiya, İsveç, Portekiz, İspanya, Norveç, ve Lihtenştayn gibi ülkeler, UCM'nin kararına saygı duyulması gerektiğini belirterek tutuklama emrine uyacaklarını duyurdu.
İrlanda Başbakanı Simon Harris, "İrlanda, UCM'nin üstlendiği role saygı duymaktadır. Mahkemenin hayati çalışmalarını yürütmesine destek verecek pozisyonda olan herkes de acilen böyle yapmalı." açıklamasında bulundu.
Hollanda Dışişleri Bakanı Caspar Veldkamp de Netanyahu'nun Hollanda'ya geldiğinde tutuklanacağını ifade ederek, "Hollanda, Netanyahu ile artık zorunlu olmayan temaslar kurmayacak. Hollanda'nın UCM'nin Roma Statüsü'ne uyması mecburidir." dedi.
Belçika Başbakan Yardımcısı Petra De Sutter ise "Avrupa, (karara) uymalı, ekonomik yaptırımlar uygulamalı, İsrail ile Ortaklık Anlaşması'nı askıya almalı ve bu tutuklama emirlerini desteklemeli. Savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar cezasız kalamaz." ifadelerini kullandı.
Belçika Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Florinda Baleci, "Belçika, uluslararası hukuka saygıyı ve UCM'nin bağımsız çalışmasını tam olarak destekliyor. Bu nedenle mahkeme tarafından tutuklama emri altında olan herhangi bir kişi Belçika topraklarındaysa Belçika makamları, Roma Statüsü kapsamındaki yükümlülüklerine uyacaktır." şeklinde konuştu.
İspanya Başbakan Yardımcısı ve Çalışma ve Sosyal Ekonomi Bakanı Yolanda Diaz, "Daima adaletin ve uluslararası hukukun yanındayız. Filistin halkına yönelik soykırım cezasız kalamaz." ifadelerini kullandı.
Slovenya Başbakanı Robert Golob, Netanyahu ve Gallant hakkındaki tutuklama kararına ülkesinin tamamen uyacağını bildirdi.
Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot, UCM'nin İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hakkında çıkardığı tutuklama emrine ilişkin, "Fransa'nın uluslararası hukuku uygulayacağını" belirtti.
Barrot, France 3 kanalında katıldığı programda, "Fransa, uluslararası adalete ve onun bağımsızlığına bağlıdır. En başından bu yana 'İsrail’in uluslararası hukuka saygı çerçevesinde kendini savunma hakkı vardır.' diyor muyuz? Ve her seferinde İsrail uluslararası hukuku ihlal ediyor, insanların yardımlara erişimini engelleyerek, sivilleri bombalayarak, zorla yerinden ederek, Batı Şeria’da koloniler kurarak. Bunları şiddetle kınadık." ifadelerini kullandı.
Barrot, "Netanyahu, Fransa'ya gelirse tutuklanacak yani?" sorusunu "Fransa, her zaman uluslararası hukuku uygulayacak." diyerek yanıtladı.
İngiltere Başbakanlık Ofisi Sözcüsü ise tutuklama emirleri hakkında yorum yapmayı reddetti ancak hükümetin "yasal yükümlülüklerini yerine getireceğini" belirtti.
İtalya Savunma Bakanı Guido Crosetto, "Kararın yanlış olduğuna inanıyorum ama UCM'ye taraf olduğumuz için Netanyahu ve Gallant İtalya'ya gelirlerse onları tutuklamak zorunda kalırız. Bu, siyasi bir karar değil uluslararası bir mevzuatın uygulanmasıdır." açıklamasında bulundu.
Dışişleri Bakanı Antonio Tajani ise "Mahkemenin siyasi değil hukuki bir rol oynaması gerektiğini her zaman hatırlayarak UCM'yi destekliyoruz. Müttefiklerimizle birlikte ne olacağını ve ne yapacağımızı, nasıl davranmamız gerektiğini değerlendireceğiz." ifadelerini kullandı.
Norveç de UCM'nin Netanyahu ve Gallant hakkında çıkardığı tutuklama emrine uyacağının sinyalini verdi. Dışişleri Bakanı Espen Barth Eide, yaptığı açıklamada, "UCM, Netanyahu, Gallant ve Deif için tutuklama emri çıkardı. UCM, ciddi suçlar için hesap verilmesinin güvence altına alınmasında hayati rol oynuyor." değerlendirmesinde bulundu.
İsveç Dışişleri Bakanı Maria Malmer Stenergard, ülkesi ve AB'nin UCM'nin önemli çalışmasıyla bağımsızlık ve bütünlüğünün korunmasını desteklediğini vurgulayarak Netanyahu ve Gallant hakkındaki tutuklama emirleri konusunda İsveç kolluk yetkililerinin karar vereceğini bildirdi.
Litvanya Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada "Mahkemenin kararı, üye ülkeler için bağlayıcıdır. Tutuklama emri verildiğinde UCM'nin Roma Statüsü'ne taraf olan tüm ülkeler buna uymakla yükümlüdür." ifadeleri kullanıldı.
Estonya Dışişleri Bakanı Margus Tsahkna da X mesajında, "Estonya, taraf olduğu UCM'nin tutuklama emirlerini not ediyor. Uluslararası hukuka ve kurallara dayalı uluslararası düzenin muhafazası bizim için önemlidir." değerlendirmesinde bulundu.
Kıbrıs Rum kesiminden bir hükümet kaynağı, basına yaptığı açıklamada, UCM'nin kararını incelemeye devam ettiklerini ve yorum yapmayacaklarını belirtti. İsminin açıklanmasını istemeyen yetkili, prensipte UCM'nin kararlarının kendileri için de bağlayıcı olduğunu ve buna saygı duyduklarını ifade etti.
Çekya Başbakanı Petr Fiala, UCM'nin kararını "talihsizlik" olarak nitelendirirken Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Daniel Drake, "Çekya, uluslararası yasal taahhütlerine bağlıdır ve bağlı kalmaya devam edecektir. Uluslararası tutuklama kararları savcılık ve polisin yetkisindedir. Biz bir hukuk devletiyiz ve bu (tutuklama kararları) siyasi bir karar değil." ifadelerini kullandı.
Avusturya Dışişleri Bakanı Alexander Schallenberg, X mesajında, UCM'nin Netanyahu ve Gallant hakkında tutuklama kararı vermesinin mahkemenin güvenilirliğine zarar verdiğini iddia ederek uluslararası hukukun müzakerelere açık olmadığını ve her yerde uygulanmasının gerektiğini vurguladı.
Almanya, ne anlama geldiğini inceliyor
Gazze'de soykırım suçu işlemeye devam ederken İsrail'e kayıtsız şartsız destek vermeyi sürdüren ülkelerden Almanya'nın Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, tutuklama kararının ülkesinde uygulama açısından ne anlama geldiğinin incelendiğini söyledi. Alman Hükümet Sözcüsü Steffen Hebestreit ise "Almanya'da bu temelde tutuklama yapılabileceğini hayal etmek zor." mesajını verdi.
Macaristan Başbakanı Viktor Orban, UCM’nin kararıyla yüzleşmek gerektiğini ileri sürerek, "Bu nedenle, İsrail Başbakanı Netanyahu’yu Macaristan’a davet edeceğim. Gelmesi durumunda UCM’nin kararının burada hiçbir etkisinin olmayacağı ve içerdiği şartlara da uymayacağımızın garantisini kendisine vereceğim." açıklamasında bulundu.
Macaristan Dışişleri ve Ticaret Bakanı Peter Szijjarto da sosyal medya hesabı üzerinden kararı "utanç verici ve saçma" bulduğunu belirtti.
Bu arada, Polonya ve Yunanistan'dan yetkililer, UCM'nin kararına ilişkin henüz yorumda bulunmadı.
UCM'ye taraf ülkeler tutuklamakla yükümlü
UCM'nin çıkardığı tutuklama emirlerinin uygulanması, mahkemenin kurucu anlaşması olan Roma Statüsü'nün 86. ve 87. maddeleri gereğince taraf ülkelerin yükümlülüğünde bulunuyor.
Statünün 89. maddesi uyarınca Netanyahu ve Gallant'ın, UCM'ye taraf herhangi bir ülkeye seyahati durumunda, o ülkenin yetkili makamlarının kendilerini tutuklayıp Lahey'deki mahkemeye teslim etmesi gerekiyor.
Mahkemenin daha önce çıkardığı tutuklama emirlerinin uygulanmasında zaman zaman zorluklar yaşandı. Sudan'ın eski lideri Ömer el-Beşir hakkındaki tutuklama emri Güney Afrika ve Ürdün tarafından, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin hakkındaki emir ise Moğolistan tarafından uygulanmadı.
Bununla birlikte tutuklama emirleri, şüphelilerin seyahat özgürlüğünü pratikte kısıtlıyor. Nitekim Putin, hakkındaki tutuklama emri nedeniyle BRICS Zirvesi için Güney Afrika'ya gitmekten kaçınmıştı.
Netanyahu ve Gallant'ın da Avrupa Birliği'ne üye tüm ülkelerle birlikte Japonya, Kanada, Meksika, Avustralya, Yeni Zelanda, ve İngiltere, Orta ve Güney Amerika ülkelerinin tamamına yakını ve Afrika ülkelerinin çoğunluğu dahil UCM'ye üye 124 ülkeye seyahat etmekten kaçınmak zorunda kalacağı belirtiliyor.
Kaynak: AA#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/ucm-nin-netanyahu-ve-gallant-i-tutuklama-emrini-avrupa-ulkelerinin-buyuk-cogunlugu-uygulay-188143.html
Uluslararası Ceza Mahkemesinin (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında çıkardığı tutuklama emri gündemin ilk sırasında yer almaya devam ederken Avrupa ülkelerinin birçoğu, bu kararı uygulayacakları yönünde görüş bildirdi.
UCM'nin 21 Kasım'da "Gazze'de işlenen savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan ötürü" Netanyahu ve Gallant hakkında tutuklama kararını duyurmasının ardından birçok Avrupa ülkesi, mahkemenin emrine koşulsuz uyacaklarını açıklarken bazı Avrupa ülkeleri ise kararı eleştirdi ve belirsiz bir yaklaşım gösterdi.
AA muhabiri, Avrupa'da hangi ülkelerin tutuklama emrini uygulayacağını, hangilerinin ise belirsiz tutum sergilediğini derledi.
Borrell'den mahkeme kararına uyulması çağrısı
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, tutuklama emrine destek vermeyen ülkelere tepki göstererek karara uymaları için çağrı yaptı.
Borrell, "Bu, siyasi bir karar değil bir mahkeme kararıdır. AB üye ülkelerinin güçlü desteğiyle oluşturulmuş uluslararası bir mahkemenin kararı. Kararları da yasal ve bağlayıcıdır. Seç ve uygula diye bir durum olamaz. Yapılan tehditler de kabul edilemez." dedi.
Gazze'nin dünyadaki cehennem haline geldiğine dikkati çeken Borrell, "Manipülasyon ve dezenformasyon zihinleri zehirler. Nefret algoritması, barış algoritmasından daha karlıdır." değerlendirmesinde bulundu.
Netanyahu birçok Avrupa ülkesine gelmesi halinde tutuklanacak
İrlanda, Belçika, Fransa, Slovenya, Danimarka, Hollanda, Finlandiya, İsveç, Portekiz, İspanya, Norveç, ve Lihtenştayn gibi ülkeler, UCM'nin kararına saygı duyulması gerektiğini belirterek tutuklama emrine uyacaklarını duyurdu.
İrlanda Başbakanı Simon Harris, "İrlanda, UCM'nin üstlendiği role saygı duymaktadır. Mahkemenin hayati çalışmalarını yürütmesine destek verecek pozisyonda olan herkes de acilen böyle yapmalı." açıklamasında bulundu.
Hollanda Dışişleri Bakanı Caspar Veldkamp de Netanyahu'nun Hollanda'ya geldiğinde tutuklanacağını ifade ederek, "Hollanda, Netanyahu ile artık zorunlu olmayan temaslar kurmayacak. Hollanda'nın UCM'nin Roma Statüsü'ne uyması mecburidir." dedi.
Belçika Başbakan Yardımcısı Petra De Sutter ise "Avrupa, (karara) uymalı, ekonomik yaptırımlar uygulamalı, İsrail ile Ortaklık Anlaşması'nı askıya almalı ve bu tutuklama emirlerini desteklemeli. Savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar cezasız kalamaz." ifadelerini kullandı.
Belçika Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Florinda Baleci, "Belçika, uluslararası hukuka saygıyı ve UCM'nin bağımsız çalışmasını tam olarak destekliyor. Bu nedenle mahkeme tarafından tutuklama emri altında olan herhangi bir kişi Belçika topraklarındaysa Belçika makamları, Roma Statüsü kapsamındaki yükümlülüklerine uyacaktır." şeklinde konuştu.
İspanya Başbakan Yardımcısı ve Çalışma ve Sosyal Ekonomi Bakanı Yolanda Diaz, "Daima adaletin ve uluslararası hukukun yanındayız. Filistin halkına yönelik soykırım cezasız kalamaz." ifadelerini kullandı.
Slovenya Başbakanı Robert Golob, Netanyahu ve Gallant hakkındaki tutuklama kararına ülkesinin tamamen uyacağını bildirdi.
Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot, UCM'nin İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hakkında çıkardığı tutuklama emrine ilişkin, "Fransa'nın uluslararası hukuku uygulayacağını" belirtti.
Barrot, France 3 kanalında katıldığı programda, "Fransa, uluslararası adalete ve onun bağımsızlığına bağlıdır. En başından bu yana 'İsrail’in uluslararası hukuka saygı çerçevesinde kendini savunma hakkı vardır.' diyor muyuz? Ve her seferinde İsrail uluslararası hukuku ihlal ediyor, insanların yardımlara erişimini engelleyerek, sivilleri bombalayarak, zorla yerinden ederek, Batı Şeria’da koloniler kurarak. Bunları şiddetle kınadık." ifadelerini kullandı.
Barrot, "Netanyahu, Fransa'ya gelirse tutuklanacak yani?" sorusunu "Fransa, her zaman uluslararası hukuku uygulayacak." diyerek yanıtladı.
İngiltere Başbakanlık Ofisi Sözcüsü ise tutuklama emirleri hakkında yorum yapmayı reddetti ancak hükümetin "yasal yükümlülüklerini yerine getireceğini" belirtti.
İtalya Savunma Bakanı Guido Crosetto, "Kararın yanlış olduğuna inanıyorum ama UCM'ye taraf olduğumuz için Netanyahu ve Gallant İtalya'ya gelirlerse onları tutuklamak zorunda kalırız. Bu, siyasi bir karar değil uluslararası bir mevzuatın uygulanmasıdır." açıklamasında bulundu.
Dışişleri Bakanı Antonio Tajani ise "Mahkemenin siyasi değil hukuki bir rol oynaması gerektiğini her zaman hatırlayarak UCM'yi destekliyoruz. Müttefiklerimizle birlikte ne olacağını ve ne yapacağımızı, nasıl davranmamız gerektiğini değerlendireceğiz." ifadelerini kullandı.
Norveç de UCM'nin Netanyahu ve Gallant hakkında çıkardığı tutuklama emrine uyacağının sinyalini verdi. Dışişleri Bakanı Espen Barth Eide, yaptığı açıklamada, "UCM, Netanyahu, Gallant ve Deif için tutuklama emri çıkardı. UCM, ciddi suçlar için hesap verilmesinin güvence altına alınmasında hayati rol oynuyor." değerlendirmesinde bulundu.
İsveç Dışişleri Bakanı Maria Malmer Stenergard, ülkesi ve AB'nin UCM'nin önemli çalışmasıyla bağımsızlık ve bütünlüğünün korunmasını desteklediğini vurgulayarak Netanyahu ve Gallant hakkındaki tutuklama emirleri konusunda İsveç kolluk yetkililerinin karar vereceğini bildirdi.
Litvanya Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada "Mahkemenin kararı, üye ülkeler için bağlayıcıdır. Tutuklama emri verildiğinde UCM'nin Roma Statüsü'ne taraf olan tüm ülkeler buna uymakla yükümlüdür." ifadeleri kullanıldı.
Estonya Dışişleri Bakanı Margus Tsahkna da X mesajında, "Estonya, taraf olduğu UCM'nin tutuklama emirlerini not ediyor. Uluslararası hukuka ve kurallara dayalı uluslararası düzenin muhafazası bizim için önemlidir." değerlendirmesinde bulundu.
Kıbrıs Rum kesiminden bir hükümet kaynağı, basına yaptığı açıklamada, UCM'nin kararını incelemeye devam ettiklerini ve yorum yapmayacaklarını belirtti. İsminin açıklanmasını istemeyen yetkili, prensipte UCM'nin kararlarının kendileri için de bağlayıcı olduğunu ve buna saygı duyduklarını ifade etti.
Çekya Başbakanı Petr Fiala, UCM'nin kararını "talihsizlik" olarak nitelendirirken Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Daniel Drake, "Çekya, uluslararası yasal taahhütlerine bağlıdır ve bağlı kalmaya devam edecektir. Uluslararası tutuklama kararları savcılık ve polisin yetkisindedir. Biz bir hukuk devletiyiz ve bu (tutuklama kararları) siyasi bir karar değil." ifadelerini kullandı.
Avusturya Dışişleri Bakanı Alexander Schallenberg, X mesajında, UCM'nin Netanyahu ve Gallant hakkında tutuklama kararı vermesinin mahkemenin güvenilirliğine zarar verdiğini iddia ederek uluslararası hukukun müzakerelere açık olmadığını ve her yerde uygulanmasının gerektiğini vurguladı.
Almanya, ne anlama geldiğini inceliyor
Gazze'de soykırım suçu işlemeye devam ederken İsrail'e kayıtsız şartsız destek vermeyi sürdüren ülkelerden Almanya'nın Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, tutuklama kararının ülkesinde uygulama açısından ne anlama geldiğinin incelendiğini söyledi. Alman Hükümet Sözcüsü Steffen Hebestreit ise "Almanya'da bu temelde tutuklama yapılabileceğini hayal etmek zor." mesajını verdi.
Macaristan Başbakanı Viktor Orban, UCM’nin kararıyla yüzleşmek gerektiğini ileri sürerek, "Bu nedenle, İsrail Başbakanı Netanyahu’yu Macaristan’a davet edeceğim. Gelmesi durumunda UCM’nin kararının burada hiçbir etkisinin olmayacağı ve içerdiği şartlara da uymayacağımızın garantisini kendisine vereceğim." açıklamasında bulundu.
Macaristan Dışişleri ve Ticaret Bakanı Peter Szijjarto da sosyal medya hesabı üzerinden kararı "utanç verici ve saçma" bulduğunu belirtti.
Bu arada, Polonya ve Yunanistan'dan yetkililer, UCM'nin kararına ilişkin henüz yorumda bulunmadı.
UCM'ye taraf ülkeler tutuklamakla yükümlü
UCM'nin çıkardığı tutuklama emirlerinin uygulanması, mahkemenin kurucu anlaşması olan Roma Statüsü'nün 86. ve 87. maddeleri gereğince taraf ülkelerin yükümlülüğünde bulunuyor.
Statünün 89. maddesi uyarınca Netanyahu ve Gallant'ın, UCM'ye taraf herhangi bir ülkeye seyahati durumunda, o ülkenin yetkili makamlarının kendilerini tutuklayıp Lahey'deki mahkemeye teslim etmesi gerekiyor.
Mahkemenin daha önce çıkardığı tutuklama emirlerinin uygulanmasında zaman zaman zorluklar yaşandı. Sudan'ın eski lideri Ömer el-Beşir hakkındaki tutuklama emri Güney Afrika ve Ürdün tarafından, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin hakkındaki emir ise Moğolistan tarafından uygulanmadı.
Bununla birlikte tutuklama emirleri, şüphelilerin seyahat özgürlüğünü pratikte kısıtlıyor. Nitekim Putin, hakkındaki tutuklama emri nedeniyle BRICS Zirvesi için Güney Afrika'ya gitmekten kaçınmıştı.
Netanyahu ve Gallant'ın da Avrupa Birliği'ne üye tüm ülkelerle birlikte Japonya, Kanada, Meksika, Avustralya, Yeni Zelanda, ve İngiltere, Orta ve Güney Amerika ülkelerinin tamamına yakını ve Afrika ülkelerinin çoğunluğu dahil UCM'ye üye 124 ülkeye seyahat etmekten kaçınmak zorunda kalacağı belirtiliyor.
Kaynak: AA#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/ucm-nin-netanyahu-ve-gallant-i-tutuklama-emrini-avrupa-ulkelerinin-buyuk-cogunlugu-uygulay-188143.html
Meyvenin fiyatı düştü! Vatandaş C vitaminine doyacak
Faydası saymakla bitmeyen kış aylarında bolca tüketilen portakal ve mandalina tezgahlarda yerini aldı. Bu sezon yaşanan bolluk sebebiyle geçen seneye göre fiyatı düşen portakal ve mandalina, hem satıcıyı hem de tüketiciyi mutlu etti. Geçtiğimiz yıl 70 liradan satılan mandalina ve portakal, bu seneki rekoltenin yüksek olması sebebiyle yeni sezonda 50 liradan tezgahlardaki yerini aldı. Greyfurt 50, nar ve elma ise 60 liradan vatandaşların kış meyveleri arasındaki tercihi oldu.
Bu sene bolluk olduğundan dolayı daha ucuza satıldığını belirten Tuzpazarı esnaflarından Ali Rıza Çetin, "Yazın yaz meyvesi, kışın kış meyvesi satıyoruz. Genellikle kışın mandalina ve portakal daha ağırlıkta satılıyor. Mandalina ve portakal geçen seneye göre bu sene daha ucuz gibi. Geçen sene 70 liradan satılan portakal şu anda 50 liradan tezgahlardaki yerini aldı. Fiyatlar geçen seneyle göre daha ucuz çünkü bu sene bolluk var. Mandalina 50 lira, portakal 60 lira, elma ise 50 lira arasında değişiyor. Kendi evimizde makinamızda sıktığımız portakal ve mandalina suyunu da satıyoruz" şeklinde konuştu.#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/meyvenin-fiyati-dustu-vatandas-c-vitaminine-doyacak-188142.html
Bu sene bolluk olduğundan dolayı daha ucuza satıldığını belirten Tuzpazarı esnaflarından Ali Rıza Çetin, "Yazın yaz meyvesi, kışın kış meyvesi satıyoruz. Genellikle kışın mandalina ve portakal daha ağırlıkta satılıyor. Mandalina ve portakal geçen seneye göre bu sene daha ucuz gibi. Geçen sene 70 liradan satılan portakal şu anda 50 liradan tezgahlardaki yerini aldı. Fiyatlar geçen seneyle göre daha ucuz çünkü bu sene bolluk var. Mandalina 50 lira, portakal 60 lira, elma ise 50 lira arasında değişiyor. Kendi evimizde makinamızda sıktığımız portakal ve mandalina suyunu da satıyoruz" şeklinde konuştu.#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/meyvenin-fiyati-dustu-vatandas-c-vitaminine-doyacak-188142.html
Fırat Kalkanı bölgesinde PKK/YPG'li 7 terörist etkisiz hale getirildi
Ankara
Bakanlıktan yapılan açıklamada, Türk Silahlı Kuvvetlerinin, Suriye'nin kuzeyindeki Fırat Kalkanı bölgesinde tespit ettiği PKK/YPG'li 7 teröristi etkisiz hale getirdiği belirtilerek, "Terörü kaynağında yok etmek için öngörülemez, alışılmadık, süratli ve sürekli operasyonlara devam edeceğiz." ifadesi kullanıldı.
Kaynak: AA#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/firat-kalkani-bolgesinde-pkk-ypg-li-7-terorist-etkisiz-hale-getirildi-188141.html
Bakanlıktan yapılan açıklamada, Türk Silahlı Kuvvetlerinin, Suriye'nin kuzeyindeki Fırat Kalkanı bölgesinde tespit ettiği PKK/YPG'li 7 teröristi etkisiz hale getirdiği belirtilerek, "Terörü kaynağında yok etmek için öngörülemez, alışılmadık, süratli ve sürekli operasyonlara devam edeceğiz." ifadesi kullanıldı.
Kaynak: AA#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/firat-kalkani-bolgesinde-pkk-ypg-li-7-terorist-etkisiz-hale-getirildi-188141.html
Mermer ocağında facia: İki işçi öldü!
Son dakika haberi... Olay, saat 16.30 sıralarında Marmara ilçesine bağlı Saraylar Mahallesi'nde faaliyet gösteren bir mermer ocağında yaşandı.
Mermer ocağındaki işçiler A.Ö. ile M.D.’nin (55) üstüne, ocakta çalıştıkları sırada kopan kaya parçaları düştü.
2 işçi de göçük altında kalırken, ihbar üzerine bölgeye AFAD, Jandarma Komando Bölüğü Arama Kurtarma Timi ve Balıkesir Büyükşehir Belediyesi İtfaiye ekipleri sevk edildi.
Bölgede bulunan diğer mermer ocaklarından getirilen makinelerle enkaz altında kalan kişilere ulaşmak için çalışma başlatıldı. Ancak enkazda bulunan ağır mermer blokları, ekiplerin çalışmalarını güçleştirdi.
Olay yerine Balıkesir Büyükşehir Belediyesi Marmara Grup Amirliği ekipleri sevk edilirken, AFAD ve UMKE ekipleriyle adaya ulaşım için koordinasyon sağlandı.
Mermer blokların altında kalan işçilerin Mustafa Dak ve Ahmet Özmen olduğu belirlenirken, Özmen'in ise cenazesine ulaşıldı. Dak'ı arama çalışmaları da kötü sonla bitti.
Marmara ilçesinde mermer ocağında kopan kaya parçalarının üstlerine düşmesi sonucu göçük altında kalan işçilerden Mustafa Dak’ın yapılan arama çalışmaları sonucunda cansız bedenine ulaşıldı.#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/mermer-ocaginda-facia-iki-isci-oldu-188140.html
Mermer ocağındaki işçiler A.Ö. ile M.D.’nin (55) üstüne, ocakta çalıştıkları sırada kopan kaya parçaları düştü.
2 işçi de göçük altında kalırken, ihbar üzerine bölgeye AFAD, Jandarma Komando Bölüğü Arama Kurtarma Timi ve Balıkesir Büyükşehir Belediyesi İtfaiye ekipleri sevk edildi.
Bölgede bulunan diğer mermer ocaklarından getirilen makinelerle enkaz altında kalan kişilere ulaşmak için çalışma başlatıldı. Ancak enkazda bulunan ağır mermer blokları, ekiplerin çalışmalarını güçleştirdi.
Olay yerine Balıkesir Büyükşehir Belediyesi Marmara Grup Amirliği ekipleri sevk edilirken, AFAD ve UMKE ekipleriyle adaya ulaşım için koordinasyon sağlandı.
Mermer blokların altında kalan işçilerin Mustafa Dak ve Ahmet Özmen olduğu belirlenirken, Özmen'in ise cenazesine ulaşıldı. Dak'ı arama çalışmaları da kötü sonla bitti.
Marmara ilçesinde mermer ocağında kopan kaya parçalarının üstlerine düşmesi sonucu göçük altında kalan işçilerden Mustafa Dak’ın yapılan arama çalışmaları sonucunda cansız bedenine ulaşıldı.#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/mermer-ocaginda-facia-iki-isci-oldu-188140.html
24 Kasım 2024 Pazar
AB Yüksek Temsilcisi Borrell'den ABD'ye tepki: Duyduğumda dehşete kapıldım
Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Uluslararası Ceza Mahkemesinin (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hakkında çıkardığı tutuklama emrine destek vermeyen ülkelere tepki göstererek, karara uyma çağrısı yaptı.
Borrell, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nde düzenlenen İsrail-Filistin konulu bir konferansta UCM'nin kararıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
"Bu, siyasi bir karar değil, bir mahkeme kararıdır. AB üye ülkelerinin güçlü desteğiyle oluşturulmuş uluslararası bir mahkemenin kararı." diyen Borrell, "Mahkeme Putin'e karşı tutuklama emri çıkarmaya karar verdiğinde birçok ses destekledi. Oldukça dikkat çekici olan bu seslerden bazıları bugün sessiz." ifadelerini kullandı.
Borrell, şöyle devam etti:
"AB Komisyonu Başkan Yardımcısı ve Yüksek Temsilci olarak, üye ülkelerden UCM'yi desteklemelerini istiyorum. AB'ye üye ülkelerin mahkemenin kararını uygulamakla yükümlü olduklarını hatırlatıyorum."
AB'ye aday ülkelerden UCM'ye bağlı olmalarının istendiğini anımsatan Borrell, "AB'ye üye olmak isteyenlerin, mevcut üyelerin yerine getirmediği bir şeyi yapmak zorunda olması çok komik olacak. Bu yüzden UCM'nin desteklenmesi için sesimi yükseltmek istiyorum." diye konuştu.
- ABD'Lİ SENATÖRE DE TEPKİ GÖSTERDİ
Borrell, şunları kaydetti:
"Bu sabah, bir ABD senatörünün mahkemeyle işbirliği yapan herhangi bir ülkeye yaptırım uygulayacaklarını söylediğini duyduğumda dehşete kapıldım. Uluslararası mahkemeyle işbirliği yapan herhangi bir ülkeye yaptırım uygulayacakları gerçekten inanılmaz."
UCM, 21 Kasım'da açıkladığı kararda, "Gazze'de işlenen savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan ötürü" İsrail Başbakanı Netanyahu ile eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında tutuklama emri çıkardığını duyurmuştu.
Macaristan, Avusturya, Çekya ve Almanya başta olmak üzere bazı ülkeler karardan memnuniyetsizliklerini bildirmiş ve buna uymayabilecekleri yönünde açıklamalar yapmıştı.#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/ab-yuksek-temsilcisi-borrell-den-abd-ye-tepki-duydugumda-dehsete-kapildim-187941.html
Borrell, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nde düzenlenen İsrail-Filistin konulu bir konferansta UCM'nin kararıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
"Bu, siyasi bir karar değil, bir mahkeme kararıdır. AB üye ülkelerinin güçlü desteğiyle oluşturulmuş uluslararası bir mahkemenin kararı." diyen Borrell, "Mahkeme Putin'e karşı tutuklama emri çıkarmaya karar verdiğinde birçok ses destekledi. Oldukça dikkat çekici olan bu seslerden bazıları bugün sessiz." ifadelerini kullandı.
Borrell, şöyle devam etti:
"AB Komisyonu Başkan Yardımcısı ve Yüksek Temsilci olarak, üye ülkelerden UCM'yi desteklemelerini istiyorum. AB'ye üye ülkelerin mahkemenin kararını uygulamakla yükümlü olduklarını hatırlatıyorum."
AB'ye aday ülkelerden UCM'ye bağlı olmalarının istendiğini anımsatan Borrell, "AB'ye üye olmak isteyenlerin, mevcut üyelerin yerine getirmediği bir şeyi yapmak zorunda olması çok komik olacak. Bu yüzden UCM'nin desteklenmesi için sesimi yükseltmek istiyorum." diye konuştu.
- ABD'Lİ SENATÖRE DE TEPKİ GÖSTERDİ
Borrell, şunları kaydetti:
"Bu sabah, bir ABD senatörünün mahkemeyle işbirliği yapan herhangi bir ülkeye yaptırım uygulayacaklarını söylediğini duyduğumda dehşete kapıldım. Uluslararası mahkemeyle işbirliği yapan herhangi bir ülkeye yaptırım uygulayacakları gerçekten inanılmaz."
UCM, 21 Kasım'da açıkladığı kararda, "Gazze'de işlenen savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan ötürü" İsrail Başbakanı Netanyahu ile eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında tutuklama emri çıkardığını duyurmuştu.
Macaristan, Avusturya, Çekya ve Almanya başta olmak üzere bazı ülkeler karardan memnuniyetsizliklerini bildirmiş ve buna uymayabilecekleri yönünde açıklamalar yapmıştı.#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/ab-yuksek-temsilcisi-borrell-den-abd-ye-tepki-duydugumda-dehsete-kapildim-187941.html
Sürdürülebilir balıkçılık için "küçük boydaki balıkları avlamayın" uyarısı
Sinop Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Su Ürünleri Avlama ve İşleme Teknolojisi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Samsun, "Küçük balık yakalamak, küçük balık tüketmek, bu balıkları büyüdüğünde daha çok et vermiş, besili olarak avlamamızı engellemek demektir. İkincisi, eğer üreme faaliyetini gerçekleştirmemişse balıklar, sonraki yıllarda daha az avlanacaklarının işaretidir." dedi.
Prof. Dr. Samsun, AA muhabirine, su ürünleri kaynaklarının korunmasının sürdürülebilir balıkçılık açısından önem taşıyan bir konu olduğuna işaret etti.
Dünyada nüfusun ve kirliliğin artmasıyla avcılık yoluyla elde edilen balık miktarının da giderek azaldığına dikkati çeken Samsun, Tarım ve Orman Bakanlığı Su Ürünleri Genel Müdürlüğü ekiplerince mevzuat dışı avcılığın engellenmesine yönelik sıkı denetim yapıldığını, bilim camiası olarak kendilerinin de bu çalışmaları desteklediklerini dile getirdi.
İklim değişikliği, kirlilik, nüfus artışı gibi etkenlerin yanı sıra boy sınırının altında yapılan avcılık faaliyetlerinin de sürdürülebilir balıkçılık açısından tehlike oluşturduğunu vurgulayan Samsun, şöyle devam etti:
"Dünyada artık su ürünleri yoluyla avcılık elde etmek zorlaşıyor çünkü nüfus artıyor, kirlilik artıyor, küresel iklim değişikliğiyle sıcaklık artıyor. Bütün bunlar olumsuz etki yaparak göçmen balıklarımız hamsi, palamut gibi balıklarımızın üreme, gelişme, besin değerleri ve göç faaliyetlerini olumsuz etkiliyor. Akabinde bu balıkların, daha sonra az av verdiğini biliyoruz. Başta balık yakalayan su ürünleri avcılarımızın, akabinde vatandaşlarımızın asgari avlanma boy sınırından küçük olması durumunda balıkları tüketmemeleri önem arz ediyor. Küçük balık yakalamak, küçük balık tüketmek, bu balıkları büyüdüğünde daha çok et vermiş, besili olarak avlamamızı engellemek demektir. İkincisi, eğer üreme faaliyetini gerçekleştirmemişse balıklar, sonraki yıllarda daha az avlanacaklarının işaretidir."
"PALAMUT AVCILIĞIMIZ OLDUKÇA İYİ GEÇTİ"
Prof. Dr. Osman Samsun, balıkların belirlenen kriterler çerçevesinde avlanmasının ticari değerlerini de artırdığına dikkati çekerek, "Palamut avcılığımız oldukça iyi geçti bu yıl. Eylül ayı başlarında başlayan palamut avcılığında balıklarımız 300-350 gram iken, şu an 1 kilo 300 grama yaklaştı. Buradan da anlıyoruz ki küçük boyda daha az ağırlıktaki balıkları biraz sabredip, bekleyip, biraz daha geç avlarsak bu balıklar daha büyük ağırlığa, daha ticari anlama kavuşuyor." diye konuştu.
Samsun, daha sürdürülebilir avcılık oluşturulması çalışmalarına bilinçli balıkçıkların da önemli katkı sunduklarını sözlerine ekledi.#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/surdurulebilir-balikcilik-icin-kucuk-boydaki-baliklari-avlamayin-uyarisi-187940.html
Prof. Dr. Samsun, AA muhabirine, su ürünleri kaynaklarının korunmasının sürdürülebilir balıkçılık açısından önem taşıyan bir konu olduğuna işaret etti.
Dünyada nüfusun ve kirliliğin artmasıyla avcılık yoluyla elde edilen balık miktarının da giderek azaldığına dikkati çeken Samsun, Tarım ve Orman Bakanlığı Su Ürünleri Genel Müdürlüğü ekiplerince mevzuat dışı avcılığın engellenmesine yönelik sıkı denetim yapıldığını, bilim camiası olarak kendilerinin de bu çalışmaları desteklediklerini dile getirdi.
İklim değişikliği, kirlilik, nüfus artışı gibi etkenlerin yanı sıra boy sınırının altında yapılan avcılık faaliyetlerinin de sürdürülebilir balıkçılık açısından tehlike oluşturduğunu vurgulayan Samsun, şöyle devam etti:
"Dünyada artık su ürünleri yoluyla avcılık elde etmek zorlaşıyor çünkü nüfus artıyor, kirlilik artıyor, küresel iklim değişikliğiyle sıcaklık artıyor. Bütün bunlar olumsuz etki yaparak göçmen balıklarımız hamsi, palamut gibi balıklarımızın üreme, gelişme, besin değerleri ve göç faaliyetlerini olumsuz etkiliyor. Akabinde bu balıkların, daha sonra az av verdiğini biliyoruz. Başta balık yakalayan su ürünleri avcılarımızın, akabinde vatandaşlarımızın asgari avlanma boy sınırından küçük olması durumunda balıkları tüketmemeleri önem arz ediyor. Küçük balık yakalamak, küçük balık tüketmek, bu balıkları büyüdüğünde daha çok et vermiş, besili olarak avlamamızı engellemek demektir. İkincisi, eğer üreme faaliyetini gerçekleştirmemişse balıklar, sonraki yıllarda daha az avlanacaklarının işaretidir."
"PALAMUT AVCILIĞIMIZ OLDUKÇA İYİ GEÇTİ"
Prof. Dr. Osman Samsun, balıkların belirlenen kriterler çerçevesinde avlanmasının ticari değerlerini de artırdığına dikkati çekerek, "Palamut avcılığımız oldukça iyi geçti bu yıl. Eylül ayı başlarında başlayan palamut avcılığında balıklarımız 300-350 gram iken, şu an 1 kilo 300 grama yaklaştı. Buradan da anlıyoruz ki küçük boyda daha az ağırlıktaki balıkları biraz sabredip, bekleyip, biraz daha geç avlarsak bu balıklar daha büyük ağırlığa, daha ticari anlama kavuşuyor." diye konuştu.
Samsun, daha sürdürülebilir avcılık oluşturulması çalışmalarına bilinçli balıkçıkların da önemli katkı sunduklarını sözlerine ekledi.#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/surdurulebilir-balikcilik-icin-kucuk-boydaki-baliklari-avlamayin-uyarisi-187940.html
Gençlerde kalp ve damar hastalıkları artıyor
Ankara
Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği (TKDCD) Üyesi Prof. Dr. Orhan Gökalp, son yıllarda kalp ve damar hastalıklarının 40 yaş altındaki kişilerde görülme sıklığının artığını söyledi.
İzmir Şehir Hastanesi Başhekimi görevini de yürüten Gökalp, AA muhabirine yaptığı açıklamada, tıpta kardiyovasküler olarak isimlendirilen kalp ve damar hastalıklarının, dünyada doğal sebeplerle meydana gelen ölümler arasında ilk sırada yer aldığını söyledi.
Kalp damar hastalıklarının, genellikle yaşlılarla ilişkilendirilse de son yıllarda dünyada ve Türkiye'de genç nüfusu daha fazla etkilediğini ifade eden Gökalp, gençlerde kalp damar hastalıklarının artan oranda görüldüğünü ve bu durumun toplumsal sağlığı tehdit ettiğini bildirdi.
Gökalp, gençlerde hastalık sıklığının artışında geçmiş yıllara oranla daha çok tanı koyma, hizmete erişimin kolaylaşması gibi etkenlerinin yanı sıra modern yaşamla birlikte artan olumsuz yaşam biçiminin etkilerinin söz konusu olabildiğini vurguladı.
Gelişmişlikle birlikte dünyada ve Türkiye'de obezitenin arttığını, bunun önemli bir risk faktörü olduğunu belirten Gökalp, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Obezite, kalp hastalıkları açısından doğal bir risk faktörüdür. Gençlerde kalp hastalıklarının artışının en önemli nedenleri, fast food tüketimi, işlenmiş gıdalara eğilim ve hareketsiz yaşam tarzıdır. Bu alışkanlıklar obezite ve diyabet gibi kalp damar hastalıklarına yol açan durumları tetikler.
Sigara kullanımı, stresli yaşam koşulları ve akademik/iş baskıları da gençlerin kalp sağlığını olumsuz etkileyen önemli faktörlerdir. Sigara kullanım oranları yüzde 25,9, obezite oranı ise yüzde 32,1'dir. Bu durum, önümüzdeki yıllarda kalp damar hastalıklarının daha da artabileceğine işaret etmektedir."
"Taramalar, risk faktörlerinin erken tespiti için gerekli"
Sağlıksız beslenme ve hareketsizliğin de gençlerde kalp sağlığını ciddi şekilde tehdit ettiğinin altını çizen Gökalp, şekerli içecekler ve işlenmiş gıdaların yoğun tüketiminin obezite ve diyabet riskini artırırken, fiziksel aktivite eksikliğinin de kalp kasının zayıflamasına ve dolaşım bozukluklarına yol açtığını bildirdi.
Gökalp, bu durumların kalp krizi ve inme riskini artırdığını vurgulayarak, şu bilgileri paylaştı:
"Daha çok 60 yaşının üstündekilerin hastalıkları olarak bilinen kalp hastalıkları, son yıllarda 40 yaş altındaki, özellikle 20-40 yaş arasındaki kişilerde sık sık görülmeye başladı. Günlük pratiğimizde de bununla karşılaşıyoruz. Veriler de bunu gösteriyor. Hem ülkemizde hem dünyadaki verilere göre, kalp hastalığı olanların yaklaşık yüzde 10'u 40 yaşının altında. Bu ciddi bir oran. Ülkemizde yaklaşık 27 milyon 20-40 arasında kişi olduğu biliniyor. Buna bağlı olarak da ciddi oranda genç yaşta kalp hastalığı olan kişiyle karşılaşıyoruz. Türkiye'de kalp damar hastalıkları, ölüm nedenleri arasında ilk sıradadır. Bu ölümlerin yaklaşık yüzde 40'ı kalp hastalıkları nedeniyle meydana gelmektedir."
Halk arasında yüksek tansiyon olarak bilinen hipertansiyon görülme oranının yüzde 31,8 olduğunu belirten Gökalp, "Bu oran genç yaş grubunda da artmaktadır. Kalp sağlığını korumak için gençlerin düzenli olarak kan basıncı ölçümü, kan şekeri ve kolesterol kontrolü, EKG ve gerektiğinde efor testi gibi taramaları yaptırması önemlidir. Bu taramalar, risk faktörlerinin erken tespiti için gereklidir." uyarısında bulundu.
"Gençlerin risk faktörlerini azaltmalarına yardımcı olacak stratejiler uygulanmalı"
Gökalp, kalp damar hastalıkları riskinden korunması için bazı yaşam tarzı değişikliklerinin gerekli olduğunun altını çizdi.
Bu kapsamda sağlıklı beslenilmesi, şekerli ve işlenmiş gıdalardan uzak durulması gerektiğini dile getiren Gökalp, şu önerilerde bulundu:
"Bol sebze-meyve tüketimi ve düzenli egzersiz kalp sağlığını korumada önemlidir. Sigara ve alkol tüketiminden uzak durmak, kalp hastalıkları riskini büyük ölçüde azaltabilir. Stres seviyesini kontrol altında tutmak da kalp sağlığını olumlu yönde etkileyebilir. Önleme stratejileri kalp damar hastalıklarını önlemek için gençlerin risk faktörlerini azaltmalarına yardımcı olacak stratejiler uygulanmalıdır. Bunun için gençler arasında farkındalık yaratacak halk sağlığı kampanyaları önemlidir. Hipertansiyon, diyabet ve hiperlipidemi gibi risk faktörlerinin erken tespiti için okullarda ve iş yerlerinde sağlık taramaları yapılmalıdır.
Şekerli içecek vergisi, sigara yasağı gibi politikalar gençlerde kalp damar hastalıkları riskini azaltabilir. Aktif yaşam tarzını teşvik için okullarda spor programlarının desteklenmesi ve şehir içi yürüyüş parkurları, bisiklet yollarının arttırılması önemlidir. Ailelerin, gençlerin kalp sağlığı konusunda bilinçlendirilmesi kritik bir rol oynar. Sağlıklı beslenme alışkanlıklarının teşviki, düzenli fiziksel aktiviteye yönlendirme ve zararlı alışkanlıklardan uzak durmalarını sağlamak, ailelerin desteği ile mümkündür. Aile içi iletişim ve farkındalık, gençlerin sağlıklı yaşam tercihleri yapmasına katkı sağlar."
Kaynak: AA#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/genclerde-kalp-ve-damar-hastaliklari-artiyor-187939.html
Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği (TKDCD) Üyesi Prof. Dr. Orhan Gökalp, son yıllarda kalp ve damar hastalıklarının 40 yaş altındaki kişilerde görülme sıklığının artığını söyledi.
İzmir Şehir Hastanesi Başhekimi görevini de yürüten Gökalp, AA muhabirine yaptığı açıklamada, tıpta kardiyovasküler olarak isimlendirilen kalp ve damar hastalıklarının, dünyada doğal sebeplerle meydana gelen ölümler arasında ilk sırada yer aldığını söyledi.
Kalp damar hastalıklarının, genellikle yaşlılarla ilişkilendirilse de son yıllarda dünyada ve Türkiye'de genç nüfusu daha fazla etkilediğini ifade eden Gökalp, gençlerde kalp damar hastalıklarının artan oranda görüldüğünü ve bu durumun toplumsal sağlığı tehdit ettiğini bildirdi.
Gökalp, gençlerde hastalık sıklığının artışında geçmiş yıllara oranla daha çok tanı koyma, hizmete erişimin kolaylaşması gibi etkenlerinin yanı sıra modern yaşamla birlikte artan olumsuz yaşam biçiminin etkilerinin söz konusu olabildiğini vurguladı.
Gelişmişlikle birlikte dünyada ve Türkiye'de obezitenin arttığını, bunun önemli bir risk faktörü olduğunu belirten Gökalp, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Obezite, kalp hastalıkları açısından doğal bir risk faktörüdür. Gençlerde kalp hastalıklarının artışının en önemli nedenleri, fast food tüketimi, işlenmiş gıdalara eğilim ve hareketsiz yaşam tarzıdır. Bu alışkanlıklar obezite ve diyabet gibi kalp damar hastalıklarına yol açan durumları tetikler.
Sigara kullanımı, stresli yaşam koşulları ve akademik/iş baskıları da gençlerin kalp sağlığını olumsuz etkileyen önemli faktörlerdir. Sigara kullanım oranları yüzde 25,9, obezite oranı ise yüzde 32,1'dir. Bu durum, önümüzdeki yıllarda kalp damar hastalıklarının daha da artabileceğine işaret etmektedir."
"Taramalar, risk faktörlerinin erken tespiti için gerekli"
Sağlıksız beslenme ve hareketsizliğin de gençlerde kalp sağlığını ciddi şekilde tehdit ettiğinin altını çizen Gökalp, şekerli içecekler ve işlenmiş gıdaların yoğun tüketiminin obezite ve diyabet riskini artırırken, fiziksel aktivite eksikliğinin de kalp kasının zayıflamasına ve dolaşım bozukluklarına yol açtığını bildirdi.
Gökalp, bu durumların kalp krizi ve inme riskini artırdığını vurgulayarak, şu bilgileri paylaştı:
"Daha çok 60 yaşının üstündekilerin hastalıkları olarak bilinen kalp hastalıkları, son yıllarda 40 yaş altındaki, özellikle 20-40 yaş arasındaki kişilerde sık sık görülmeye başladı. Günlük pratiğimizde de bununla karşılaşıyoruz. Veriler de bunu gösteriyor. Hem ülkemizde hem dünyadaki verilere göre, kalp hastalığı olanların yaklaşık yüzde 10'u 40 yaşının altında. Bu ciddi bir oran. Ülkemizde yaklaşık 27 milyon 20-40 arasında kişi olduğu biliniyor. Buna bağlı olarak da ciddi oranda genç yaşta kalp hastalığı olan kişiyle karşılaşıyoruz. Türkiye'de kalp damar hastalıkları, ölüm nedenleri arasında ilk sıradadır. Bu ölümlerin yaklaşık yüzde 40'ı kalp hastalıkları nedeniyle meydana gelmektedir."
Halk arasında yüksek tansiyon olarak bilinen hipertansiyon görülme oranının yüzde 31,8 olduğunu belirten Gökalp, "Bu oran genç yaş grubunda da artmaktadır. Kalp sağlığını korumak için gençlerin düzenli olarak kan basıncı ölçümü, kan şekeri ve kolesterol kontrolü, EKG ve gerektiğinde efor testi gibi taramaları yaptırması önemlidir. Bu taramalar, risk faktörlerinin erken tespiti için gereklidir." uyarısında bulundu.
"Gençlerin risk faktörlerini azaltmalarına yardımcı olacak stratejiler uygulanmalı"
Gökalp, kalp damar hastalıkları riskinden korunması için bazı yaşam tarzı değişikliklerinin gerekli olduğunun altını çizdi.
Bu kapsamda sağlıklı beslenilmesi, şekerli ve işlenmiş gıdalardan uzak durulması gerektiğini dile getiren Gökalp, şu önerilerde bulundu:
"Bol sebze-meyve tüketimi ve düzenli egzersiz kalp sağlığını korumada önemlidir. Sigara ve alkol tüketiminden uzak durmak, kalp hastalıkları riskini büyük ölçüde azaltabilir. Stres seviyesini kontrol altında tutmak da kalp sağlığını olumlu yönde etkileyebilir. Önleme stratejileri kalp damar hastalıklarını önlemek için gençlerin risk faktörlerini azaltmalarına yardımcı olacak stratejiler uygulanmalıdır. Bunun için gençler arasında farkındalık yaratacak halk sağlığı kampanyaları önemlidir. Hipertansiyon, diyabet ve hiperlipidemi gibi risk faktörlerinin erken tespiti için okullarda ve iş yerlerinde sağlık taramaları yapılmalıdır.
Şekerli içecek vergisi, sigara yasağı gibi politikalar gençlerde kalp damar hastalıkları riskini azaltabilir. Aktif yaşam tarzını teşvik için okullarda spor programlarının desteklenmesi ve şehir içi yürüyüş parkurları, bisiklet yollarının arttırılması önemlidir. Ailelerin, gençlerin kalp sağlığı konusunda bilinçlendirilmesi kritik bir rol oynar. Sağlıklı beslenme alışkanlıklarının teşviki, düzenli fiziksel aktiviteye yönlendirme ve zararlı alışkanlıklardan uzak durmalarını sağlamak, ailelerin desteği ile mümkündür. Aile içi iletişim ve farkındalık, gençlerin sağlıklı yaşam tercihleri yapmasına katkı sağlar."
Kaynak: AA#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/genclerde-kalp-ve-damar-hastaliklari-artiyor-187939.html
Yurdun doğu bölgesindeki bazı iller için kar ve kuvvetli sağanak uyarısı
Ankara
Meteoroloji Genel Müdürlüğünden yapılan tahmine göre, doğu bölgelerde görülecek yağışlar, bu akşam saatlerinden itibaren Bingöl, akşam saatlerinden sonra Erzurum, Muş, Bitlis, Siirt, Şırnak ve Hakkari çevreleriyle Kars ve Ağrı'nın batı, Van'ın güney ve Artvin'in iç kesimlerinde kuvvetli olacak.
Karla karışık yağmur ve yoğun kar şeklinde olması beklenen yağışlar Siirt ve Şırnak'ın batısında ise kuvvetli sağanak olarak görülecek.
Buzlanma ve don olayına bağlı ulaşımda aksamalar, tipi şeklinde yağışlar, sel ve su baskını gibi olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olunması isteniyor.
Kaynak: AA#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/yurdun-dogu-bolgesindeki-bazi-iller-icin-kar-ve-kuvvetli-saganak-uyarisi-187938.html
Meteoroloji Genel Müdürlüğünden yapılan tahmine göre, doğu bölgelerde görülecek yağışlar, bu akşam saatlerinden itibaren Bingöl, akşam saatlerinden sonra Erzurum, Muş, Bitlis, Siirt, Şırnak ve Hakkari çevreleriyle Kars ve Ağrı'nın batı, Van'ın güney ve Artvin'in iç kesimlerinde kuvvetli olacak.
Karla karışık yağmur ve yoğun kar şeklinde olması beklenen yağışlar Siirt ve Şırnak'ın batısında ise kuvvetli sağanak olarak görülecek.
Buzlanma ve don olayına bağlı ulaşımda aksamalar, tipi şeklinde yağışlar, sel ve su baskını gibi olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olunması isteniyor.
Kaynak: AA#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/yurdun-dogu-bolgesindeki-bazi-iller-icin-kar-ve-kuvvetli-saganak-uyarisi-187938.html
Perşembe gününden beri bulunamıyordu...Kayıp haham ölü bulundu!
İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri'nde (BAE) geçen perşembe gününden bu yana kayıp olan Haham Zvi Kogan'ın ölü bulunduğunu duyurdu.
CESEDİNE ULAŞILDI!
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisi ile Dışişleri Bakanlığından yapılan ortak açıklamada, BAE'de 21 Kasım 2024'ten bu yana kayıp olan Kogan'ın cesedine ulaşıldığını duyurdu.
Cesedin BAE istihbaratı ve güvenlik güçleri tarafından bulunduğu kaydedilen açıklamada, İsrail'in Abu Dabi Büyükelçiliği'nin Kogan'ın ailesiyle irtibat halinde olduğu kaydedildi.
Olay hakkında BAE makamları tarafından henüz bir açıklama yapılmadı.
İSRAİL’DEN VATANDAŞLARINA BAE’YE SEYAHAT UYARISI
Birleşik Arap Emirlikleri’nde 21 Kasım'dan bu yana kayıp olan Haham Zvi Kogan'ın ölü olarak bulunmasının ardından İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi, yaptığı açıklamada, vatandaşlarına zorunlu olmadıkça BAE’ye seyahat etmemeleri uyarısında bulundu.
Konseyden yayımlanan uyarıda, BAE'de bulunan İsrail vatandaşlarının "İsrail ve Yahudi nüfusuyla özdeşleşmiş işletmeleri, toplanma yerlerini ve eğlence mekanlarını ziyaret etmekten kaçınmaları" uyarısında bulunuldu
Uyarıda, BAE’ye seyahat eden İsrail vatandaşlarının sosyal medyada paylaşım yapmaktan kaçınmaları istendi.#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/persembe-gununden-beri-bulunamiyordu...kayip-haham-olu-bulundu-187937.html
CESEDİNE ULAŞILDI!
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisi ile Dışişleri Bakanlığından yapılan ortak açıklamada, BAE'de 21 Kasım 2024'ten bu yana kayıp olan Kogan'ın cesedine ulaşıldığını duyurdu.
Cesedin BAE istihbaratı ve güvenlik güçleri tarafından bulunduğu kaydedilen açıklamada, İsrail'in Abu Dabi Büyükelçiliği'nin Kogan'ın ailesiyle irtibat halinde olduğu kaydedildi.
Olay hakkında BAE makamları tarafından henüz bir açıklama yapılmadı.
İSRAİL’DEN VATANDAŞLARINA BAE’YE SEYAHAT UYARISI
Birleşik Arap Emirlikleri’nde 21 Kasım'dan bu yana kayıp olan Haham Zvi Kogan'ın ölü olarak bulunmasının ardından İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi, yaptığı açıklamada, vatandaşlarına zorunlu olmadıkça BAE’ye seyahat etmemeleri uyarısında bulundu.
Konseyden yayımlanan uyarıda, BAE'de bulunan İsrail vatandaşlarının "İsrail ve Yahudi nüfusuyla özdeşleşmiş işletmeleri, toplanma yerlerini ve eğlence mekanlarını ziyaret etmekten kaçınmaları" uyarısında bulunuldu
Uyarıda, BAE’ye seyahat eden İsrail vatandaşlarının sosyal medyada paylaşım yapmaktan kaçınmaları istendi.#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/persembe-gununden-beri-bulunamiyordu...kayip-haham-olu-bulundu-187937.html
Fransa İslam Konseyi: Netanyahu hakkında tutuklama emrinin çıkarılması bir umut ışığı
Ankara
CFCM'den yapılan açıklamada, bir yılı aşkın süredir dünyanın Gazze'deki sivil nüfusun sistematik şekilde yok edilişine çaresizce tanık olduğu belirtildi.
Gazze'deki durum karşısında İsrailli bakanların ve yetkililerin "soykırım niyetlerini açıkça dile getiren" söylemlerde bulunduğu ve "barbarlık ve cezasızlığın tırmandığı" kaydedilen açıklamada, UCM'nin Netanyahu ve Gallant hakkında savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan tutuklama emri çıkarmasının "bir umut ışığı" olduğu vurgulandı.
Açıklamada, bu kararın "Gazze'ye dayatılan karanlıkta adaletin ve barışın kırılgan bir vaadi" olduğu ifade edildi.
UCM'nin kararına rağmen Fransız medyası ve siyasetinin Netanyahu'yu "ne pahasına olursun savunmaya" devam etmesinin eleştirildiği açıklamada bu durumun "uluslararası hukukun kalan kırıntılarının feda edilmesi" olarak görüldüğü bildirildi.
UCM, "Gazze'de işlenen savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan ötürü" İsrail Başbakanı Netanyahu ile eski Savunma Bakanı Gallant hakkında tutuklama emri çıkardığını duyurmuştu.
Fransa Dışişleri Bakanı Sözcüsü Christophe Lemoine, UCM'nin tutuklama emrini ülkesinin uygulayıp uygulamayacağı konusunda net yanıt vermekten kaçınarak, "Bu, hukuken oldukça karmaşık bir soru." ifadesini kullanmıştı.
Fransa Dışişleri Bakanlığı ise UCM'nin tutuklama emirlerinin "bir yargılama değil bir suçlamanın resmileştirilmesi" olduğunu savunmuştu.
Kaynak: AA#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/fransa-islam-konseyi-netanyahu-hakkinda-tutuklama-emrinin-cikarilmasi-bir-umut-isigi-187936.html
CFCM'den yapılan açıklamada, bir yılı aşkın süredir dünyanın Gazze'deki sivil nüfusun sistematik şekilde yok edilişine çaresizce tanık olduğu belirtildi.
Gazze'deki durum karşısında İsrailli bakanların ve yetkililerin "soykırım niyetlerini açıkça dile getiren" söylemlerde bulunduğu ve "barbarlık ve cezasızlığın tırmandığı" kaydedilen açıklamada, UCM'nin Netanyahu ve Gallant hakkında savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan tutuklama emri çıkarmasının "bir umut ışığı" olduğu vurgulandı.
Açıklamada, bu kararın "Gazze'ye dayatılan karanlıkta adaletin ve barışın kırılgan bir vaadi" olduğu ifade edildi.
UCM'nin kararına rağmen Fransız medyası ve siyasetinin Netanyahu'yu "ne pahasına olursun savunmaya" devam etmesinin eleştirildiği açıklamada bu durumun "uluslararası hukukun kalan kırıntılarının feda edilmesi" olarak görüldüğü bildirildi.
UCM, "Gazze'de işlenen savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan ötürü" İsrail Başbakanı Netanyahu ile eski Savunma Bakanı Gallant hakkında tutuklama emri çıkardığını duyurmuştu.
Fransa Dışişleri Bakanı Sözcüsü Christophe Lemoine, UCM'nin tutuklama emrini ülkesinin uygulayıp uygulamayacağı konusunda net yanıt vermekten kaçınarak, "Bu, hukuken oldukça karmaşık bir soru." ifadesini kullanmıştı.
Fransa Dışişleri Bakanlığı ise UCM'nin tutuklama emirlerinin "bir yargılama değil bir suçlamanın resmileştirilmesi" olduğunu savunmuştu.
Kaynak: AA#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/fransa-islam-konseyi-netanyahu-hakkinda-tutuklama-emrinin-cikarilmasi-bir-umut-isigi-187936.html
Bakan Tekin'den öğretmenlere 'teşekkür' mektubu!
Tüm yurtta 24 Kasım Öğretmenler Günü kutlanıyor...
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Öğretmenler Günü dolayısıyla öğretmenler için mektup kaleme aldı. Bakan Tekin mektubunda öğretmenlere 'teşekkür' ederek; "Sizlerin yetiştirdiği bireyler, geleceğin öğretmenleri, önderleri, karar vericileri olmuş yahut olmaya hazırdır" dedi.
Bakanlığın açıklamasına göre, Bakan Tekin'in kaleme aldığı mektuplarda öğretmenlik mesleğinin önemi vurgulanarak yurdun dört bir yanında özveriyle görev yapan eğitim neferlerinin sabırla, sevgiyle ve samimiyetle verdikleri emekler takdir edildi.
CEP TELEFONLARINA GÖNDERİLDİ
Tekin'in Öğretmenler Günü dolayısıyla resmi ve özel okullarda görev yapan tüm öğretmenlerin isimlerine özel yazdığı mektuplar, cep telefonlarına gönderildi.
Mektuplarda öğretmenlerin yetiştirdikleri bireylerin geleceğin karar vericileri olduğunun altını çizen Bakan Tekin, mesleğinin birinci yılındaki bir öğretmene hitaben yazdığı mektubunda, "Heves ve heyecanla pek çok öğrencinin hayatına dokunmaya başladığınız mesleğinizin birinci yılında Öğretmenler Günü'nüzü kutlarım. Sizinle aynı heyecanı yaşıyor, aynı yolu yürümekten kıvanç duyuyorum. Öğretmenlik, geleceği inşa etmenin en değerli yoludur. Siz de aydınlık bir gelecek yetiştirmek için bu ulvi sorumluluğu üstlendiniz. Böylesine kutsal bir görevi layıkıyla, büyük bir özveriyle gerçekleştirdiğinize eminim. Öğrencilerinizde bırakacağınız izler onların yalnız bugününü değil mesleki ve şahsi hayatlarını da şekillendirecektir." ifadelerini kullandı.
Bakan Tekin, mesleğinin 15. yılındaki bir öğretmene yazdığı mektubunda da "Sizler, vazifenize duyduğunuz saygı ve inançla öğretmenlik mesleğini şereflendiriyorsunuz. Daha nice seneler görevinizi başarıyla ifa etmenizi temenni ederim. İnanç ve kararlılığınızla hayata kazandırdığınız öğrencileriniz, geleceğin önderi, sanatınızın eşsiz eserleri olacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
"ÖĞRETMENLİK, NESİLLER AŞAN BİR SANATTIR"
Yusuf Tekin, meslekte 33. yılını yaşayan öğretmene mektubunda da şunları kaydetti:
"2 şehirde, 7 okulda verdiğiniz eğitim ve sayısız öğrencinin hayatına dokunduğunuz için tebrik eder, mesleğinizin 33. yılında Öğretmenler Günü'nüzü kutlarım. Öğretmenlik, nesiller aşan bir sanattır. Sizler, geleceği inşa edecek kalplere sadece merak ve keşfetmenin temelini atmakla kalmayıp aynı zamanda onları akılcı ve şefkatli bireyler haline getiriyorsunuz. Sizlerin yetiştirdiği bireyler, geleceğin öğretmenleri, önderleri, karar vericileri olmuş yahut olmaya hazırdır. Bu büyük başarı, milletimizi daha ileriye taşıyacak olan büyük bir güçtür. Eğitimin Yüzyılı'nda gayretlerinizle nesillere ilham olmanızı ve dünyayı güzelleştirmeye devam etmenizi dilerim."#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/bakan-tekin-den-ogretmenlere-tesekkur-mektubu-187934.html
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Öğretmenler Günü dolayısıyla öğretmenler için mektup kaleme aldı. Bakan Tekin mektubunda öğretmenlere 'teşekkür' ederek; "Sizlerin yetiştirdiği bireyler, geleceğin öğretmenleri, önderleri, karar vericileri olmuş yahut olmaya hazırdır" dedi.
Bakanlığın açıklamasına göre, Bakan Tekin'in kaleme aldığı mektuplarda öğretmenlik mesleğinin önemi vurgulanarak yurdun dört bir yanında özveriyle görev yapan eğitim neferlerinin sabırla, sevgiyle ve samimiyetle verdikleri emekler takdir edildi.
CEP TELEFONLARINA GÖNDERİLDİ
Tekin'in Öğretmenler Günü dolayısıyla resmi ve özel okullarda görev yapan tüm öğretmenlerin isimlerine özel yazdığı mektuplar, cep telefonlarına gönderildi.
Mektuplarda öğretmenlerin yetiştirdikleri bireylerin geleceğin karar vericileri olduğunun altını çizen Bakan Tekin, mesleğinin birinci yılındaki bir öğretmene hitaben yazdığı mektubunda, "Heves ve heyecanla pek çok öğrencinin hayatına dokunmaya başladığınız mesleğinizin birinci yılında Öğretmenler Günü'nüzü kutlarım. Sizinle aynı heyecanı yaşıyor, aynı yolu yürümekten kıvanç duyuyorum. Öğretmenlik, geleceği inşa etmenin en değerli yoludur. Siz de aydınlık bir gelecek yetiştirmek için bu ulvi sorumluluğu üstlendiniz. Böylesine kutsal bir görevi layıkıyla, büyük bir özveriyle gerçekleştirdiğinize eminim. Öğrencilerinizde bırakacağınız izler onların yalnız bugününü değil mesleki ve şahsi hayatlarını da şekillendirecektir." ifadelerini kullandı.
Bakan Tekin, mesleğinin 15. yılındaki bir öğretmene yazdığı mektubunda da "Sizler, vazifenize duyduğunuz saygı ve inançla öğretmenlik mesleğini şereflendiriyorsunuz. Daha nice seneler görevinizi başarıyla ifa etmenizi temenni ederim. İnanç ve kararlılığınızla hayata kazandırdığınız öğrencileriniz, geleceğin önderi, sanatınızın eşsiz eserleri olacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
"ÖĞRETMENLİK, NESİLLER AŞAN BİR SANATTIR"
Yusuf Tekin, meslekte 33. yılını yaşayan öğretmene mektubunda da şunları kaydetti:
"2 şehirde, 7 okulda verdiğiniz eğitim ve sayısız öğrencinin hayatına dokunduğunuz için tebrik eder, mesleğinizin 33. yılında Öğretmenler Günü'nüzü kutlarım. Öğretmenlik, nesiller aşan bir sanattır. Sizler, geleceği inşa edecek kalplere sadece merak ve keşfetmenin temelini atmakla kalmayıp aynı zamanda onları akılcı ve şefkatli bireyler haline getiriyorsunuz. Sizlerin yetiştirdiği bireyler, geleceğin öğretmenleri, önderleri, karar vericileri olmuş yahut olmaya hazırdır. Bu büyük başarı, milletimizi daha ileriye taşıyacak olan büyük bir güçtür. Eğitimin Yüzyılı'nda gayretlerinizle nesillere ilham olmanızı ve dünyayı güzelleştirmeye devam etmenizi dilerim."#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/bakan-tekin-den-ogretmenlere-tesekkur-mektubu-187934.html
Trump, Tarım Bakanlığına, Önce Amerika Politika Enstitüsü Başkanı Rollins'i aday gösterdi
Ankara
ABD'nin seçilmiş başkanı Trump, Truth Social adlı sosyal medya platformundan, Tarım Bakanı adayını paylaştı.
Trump, "Bir sonraki Tarım Bakanımız olarak Brooke, ülkemizin bel kemiği olan Amerikan çiftçilerini koruma çabalarına öncülük edecek" ifadeleriyle Rollins'in adaylığını duyurdu.
Donald Trump'a yakınlığıyla bilinen Önce Amerika Politika Enstitüsü Başkanı ve Üst Yöneticisi olarak görev yapan 52 yaşındaki Rollins, Texas A&M Üniversitesinden tarımsal kalkınma alanından mezun oldu.
Rollins, Trump'ın ilk başkanlık döneminde de İç Politika Konseyi'nde yönetici seviyesinde görev almıştı.
Kaynak: AA#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/trump-tarim-bakanligina-once-amerika-politika-enstitusu-baskani-rollins-i-aday-gosterdi-187931.html
ABD'nin seçilmiş başkanı Trump, Truth Social adlı sosyal medya platformundan, Tarım Bakanı adayını paylaştı.
Trump, "Bir sonraki Tarım Bakanımız olarak Brooke, ülkemizin bel kemiği olan Amerikan çiftçilerini koruma çabalarına öncülük edecek" ifadeleriyle Rollins'in adaylığını duyurdu.
Donald Trump'a yakınlığıyla bilinen Önce Amerika Politika Enstitüsü Başkanı ve Üst Yöneticisi olarak görev yapan 52 yaşındaki Rollins, Texas A&M Üniversitesinden tarımsal kalkınma alanından mezun oldu.
Rollins, Trump'ın ilk başkanlık döneminde de İç Politika Konseyi'nde yönetici seviyesinde görev almıştı.
Kaynak: AA#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/trump-tarim-bakanligina-once-amerika-politika-enstitusu-baskani-rollins-i-aday-gosterdi-187931.html
Trump, Tarım Bakanı olarak Rollins'i seçti
ABD'nin 47. Başkanı olarak seçilen Donald Trump, görev süresinin başlama tarihi yaklaşırken, kabinesini belirliyor. Trump, "Önce Amerika" Politika Enstitüsü Başkanı Brooke Rollins'i tarım bakanı olarak aday gösterdi. Trump açıklamasında, "Bir sonraki Tarım Bakanımız olarak Brooke, Ülkemizin gerçek anlamda bel kemiği olan Amerikan çiftçilerini koruma çabalarına öncülük edecek. Brooke'un Amerikan çiftçisini destekleme, Amerikan gıdasının kendi kendine yeterliliğini savunma ve tarıma bağımlı küçük Amerikan kasabalarının restorasyonu konusundaki kararlılığı rakipsizdir." dedi.
Brooke ise, adaylığının açıklanmasının ardından sosyal medya hesabından, "Bir sonraki ABD Tarım Bakanı olarak hizmet etme fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederim Sayın Başkan. Amerika'nın çiftçileri ve Ulusumuzun tarım toplulukları için mücadele etmek benim için hayatımın onuru olacaktır. Bu, Glen Rose, TX'li (Texas) küçük bir tarım kasabası kızı için gerçekten en büyük Amerikan Rüyası. Kim tarımı yeniden büyük yapmaya hazır!" açıklamasını yaptı.
Senato tarafından onaylanması halinde Rollins, ABD'nin yeni tarım bakanı olacak.#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/trump-tarim-bakani-olarak-rollins-i-secti-187929.html
Brooke ise, adaylığının açıklanmasının ardından sosyal medya hesabından, "Bir sonraki ABD Tarım Bakanı olarak hizmet etme fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederim Sayın Başkan. Amerika'nın çiftçileri ve Ulusumuzun tarım toplulukları için mücadele etmek benim için hayatımın onuru olacaktır. Bu, Glen Rose, TX'li (Texas) küçük bir tarım kasabası kızı için gerçekten en büyük Amerikan Rüyası. Kim tarımı yeniden büyük yapmaya hazır!" açıklamasını yaptı.
Senato tarafından onaylanması halinde Rollins, ABD'nin yeni tarım bakanı olacak.#ESHAHABER.COM.TR
https://www.eshahaber.com.tr/haber/trump-tarim-bakani-olarak-rollins-i-secti-187929.html
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Tokat'ta otomobil, TIR’a çarptı: 1 ölü, 3 yaralı!
News Haber EshaHaber Kaza, saat 09.00 sıralarında D-100 kara yolu Yolkonak beldesi yakınlarında meydana geldi. Fahri Palaz yönetimindeki 60 ...
-
Tüm Spor - Kuzey İrlanda'nın ev sahipliği yaptığı UEFA Avrupa U19 Şampiyonası'nda Türkiye ile İspanya karşı karşıya gelecek. Seaview...
-
İstanbul'un ardından Bartın'ın Amasra ilçesine 845 yolcu ve 446 kişilik mürettebatıyla gelen Panama bandıralı gemi, Amasra Kaymakamı...
-
Gazze Şeridi'nde 9 aydır askerî başarı elde edemeyen İsrail'in hemen her gün askeri araçları havaya uçuruluyor. İsrail ordusu, Gazze...